Browsing by Author "DURAN, Ali"
Now showing 1 - 1 of 1
Results Per Page
Sort Options
Item AMERİKAN HEGEMONYASININ DEVAMI VE ORTADOĞU’NUN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ARASINDAKİ POZİTİF KORELASYON(2013-04-21) DURAN, Ali; KESER, Ulvi21. yüzyılın başında 11 Eylül 2001’de yaşanan terör olayı sonrası İslami terör ile mücadele merkezli oluşturulan ABD dış politikası çerçevesinde Afganistan ve Irak işgal edilmiş, tüm Müslümanlar için potansiyel terörist algısı yaratılmıştır. 2008 yılına gelindiğinde Irak’ta artan İran etkisi ve Afganistan’da yürütülen mücadelenin somut bir sonuç vermemesi bir de üstüne üstlük tüm bu mücadelelerin yürütülebilmesi için yapılan harcamaların diğer etkenler ile birlikte ABD ekonomisini krize itmesi ve yürütülen bu politikalar sonucu başta Müslüman kitleler olmak üzere tüm dünya halklarında ABD imajının zedelenmesi sonuçları ile karşı karşıya kalınmıştır. Bu tablo karşısında ABD, hegemonyanın devamını esas alan genel stratejisi doğrultusunda hatalı olan dış politik yaklaşımını ve 2008 Başkanlık seçimlerinde yönetimini değiştirmiştir. 2008 Ekonomik krizi, ABD’nin Irak’tan çekilmesi ve 2010 yılında Ortadoğu’da başlayan Arap Baharı süreci kapsamında ABD dış politikasında hissedilen değişiklik; ABD’nin bölgede etkisinin azaldığı, gelişmelerin ABD insiyatifinin dışında gerçekleştiği iddialarını gündeme taşımıştır. ABD yanlısı otoriter liderler olan Hüsnü Mübarek, Salih ve Bin Ali’nin iktidarlarını kaybetmeleri, El Nahda ve Müslüman Kardeşler gibi İslami grupların bulundukları ülkelerde iktidara gelmeleri ise ABD etkisinin azaldığı iddiasını kuvvetlendiren gelişmeler olarak değerlendirilmiştir. ABD’nin 2008 yılında Mısır’da Mübarek sonrası için muhalifler ile görüştüğü, 2006 yılında Suriye’de Esad rejimi muhaliflerine mali destek sağladığı bilgileri bize Arap Baharı sürecine ABD’nin hazırlıksız yakalandığı iddialarının yanlış olduğunu göstermektedir. 1979 İran Devrimi’nde Şah’ın devrilmesine, 27 Mayıs 1960 İhtilali’nde Türkiye’de Menderes iktidarının son bulmasına da ABD yönetimi ses çıkarmamıştır. Kısacası Mübarek, Salih, Bin Ali gibi ABD ile uyumlu liderlerin bölge ülkelerinde görevlerini kaybetmeleri ilk değildir. ABD ile uyumlu politikalar izledikleri sürece bölge ülkelerinde iktidarda kimin olduğunun ABD açısından bir önemi yoktur. Henüz kısa bir zaman geçmiş olmasına rağmen anılan ülkelerde ABD aleyhine radikal bir dış politika değişikliği de söz konusu olmamış, bilakis Libya gibi kazanımlarda olmuştur. ABD’nin küresel hegemonyasının devamı için enerji kaynaklarının ve ulaşım yollarının kontrol altında tutulması hayati öneme sahiptir. Bu durum muhtemel rakipler Çin ve Hindistan’ın hızla artan enerji ihtiyacı ile birlikte düşünüldüğünde bir kat daha artmaktadır. Ayrıca 1970’li yıllarda Bretton Woods sisteminin yıkılmasından sonra Amerikan dolarının küresel para olma vasfını devam ettirmesini sağlayan en önemli etkenlerden birisinin petrolün dolar ile satılması olduğu unutulmamaldır. Ortadoğu’da ABD etkisinin devamı bölgedeki gelişmeleri yönlendirmesi ile paraleldir. Ortadoğu’daki değişimin ABD’nin kontrolü dışında gerçekleşmesi bölgede ABD etkisinin sonu demektir. Bu ise ABD’nin enerji kaynaklarına hakimiyetinin bitmesi, bölgedeki etkisinin kaybolması nedeniyle enerjinin dolar ile satışı sebebiyle küresel mali sistemi elinde bulundurma avantajının sona ermesi yani hegemon statüsünün kaybedilmesi anlamına gelmektedir. Kısacası küresel hegemonya mücadelesinin yapılacağı yer Ortadoğu’dur. Ortadoğu’da etkisini kaybeden ABD’nin tüm dünyade etkinliğini yitireceği bir gerçektir. Ortadoğu’daki değişim ile ABD hegemonyasının devamı arasında pozitif bir korealasyon söz konusudur. Bu sebeple bölgede yer alan ülkelerin kendine özgün koşullarını da esas alarak ABD’nin Ortadoğu’daki değişimi kendi ekseninde şekillendirmeye çalışacağı bir realitedir.