THE CONCEPT OF THE UNCANNY IN BRITISH GOTHIC LITERATURE: HORACE WALPOLE’S THE CASTLE OF OTRANTO, CHARLES ROBERT MATURIN’S MELMOTH THE WANDERER
Files
Date
2011-05-26
Authors
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
Abstract
The main goal of this thesis is to examine how the Gothic novel has been developed and
transformed in the 18th and 19th centuries and how the concept of the uncanny is used
through a textual analysis of Horace Walpole’s The Castle of Otranto(1764), as the origin
of the genre, and Charles Robert Maturin’s Melmoth the Wanderer (1820), as a
psychological Gothic; in the light of Sigmund Freud’s essay The Uncanny (1919) as well as
showing the function of the Gothic novel as a means of psychsocial therapy.
Concerning its own devices, such as its psychological, and complex aspects that
surrounds the readers, Gothic novel is regarded as a paradoxical genre which is primarily
established in the desire to entertain as well as to terrify its readers. In this respect, it can be
perceived as oxymoronic; conjoining two extreme sensations ‘fear’ and ‘desire of being
quivered with utmost delight’. At that point, the crucial thing for Gothic novelists is to set the
reader’s imagination free, and to divert it towards the exotic, mysterious, and unknowable
worlds.
In The Castle of Otranto, by creating a phantasy world, Walpole both entertains his
reader and at the same time makes him observe the problems of the society. In Melmoth the
Wanderer, Maturin reflects human psychology by examining man’s nature and also
criticizes the principles and institutions of society. Thus, throughout these works, Walpole
and Maturin make the reader satisfy his desire for curiosity for delightful dread and at the
same time enable him view his society as a means of psychosocial therapy. On the other
hand, it is also conspicious that both works appeal to the mind of the reader in terms of
feelings of fear, terror, horror, the uncanny and the sublime.
Description
İngiliz Gotik edebiyatında Tekinsizlik kavramı: Horace Walpole’un The
Castle of Otranto, Charles Robert Maturin’in Melmoth the Wanderer adlı romanları
ÖZ: Bu tez çalışmasının esas amacı ,18 ve 19. Yüzyıllarda Gotik romanın nasıl geliştiğini, değiştiğini göstermek ve tekinsizlik kavramının nasıl kullanıldığını türün başlangıcı olarak Horace Walpole’un The Castle of Otranto(1764), psikolojik Gotik olarak da Charles Robert Maturin’in Melmoth the Wanderer (1820) adlı eserlerini metin analizi yöntemi ile Sigmund Freud’un Tekinsizlik makalesi ışığında incelemek ve Gotik romanın aynı zamanda psikoterapi aracı olmak gibi bir işlevinin olduğunu göstermektir. Okuyucuyu saran psikolojik ve karmaşık öğeler göz önüne alındığında, Gotik roman öncelikli olarak okuyucusunu eğlendirme arzusunun yanı sıra, korkutmak üzerine de kurulu çelişkili bir türdür. Bu anlamda oxymoroniktir; doğaüstü şartlarda ‘korku’ ve ‘büyük bir zevkle ürpermek’ gibi iki aşırı duyguyu birleştirmek bu türün belirgin özelliklerinden biridir. Bu noktada Gotik romancılar için can alıcı şey okuyucunun hayal gücünü özgür bırakmak, ve onu egzotik, gizemli ve bilinmeyen dünyalara doğru yönlendirmektir. The Castle of Otranto’da Walpole bir fantezi dünyası yaratarak okuyucusunu hem eğlendirmek, hem de aynı zamanda toplumun sorunlarını gözlemlemesini sağlamıştır. Melmoth the Wanderer’da Maturin insan doğasını inceleyerek insan psikolojisini yansıtmış, hem de toplumun ilkelerini ve kurumlarını eleştirmiştir. Böylece bu iki eser boyunca, Walpole ve Maturin okuyucunun keyifli bir dehşet arzusuna olan merakını tatmin etmişler ve aynı zamanda da psikososyal bir terapi olarak da toplumu gözlemlemesini sağlamıştır. Diğer yandan, bu iki eser korku, terör, dehşet, tekinsizlik ve yücelik duyguları açısından okuyucunun zihinlerine hitap ettikleri için de dikkate değerdir.
ÖZ: Bu tez çalışmasının esas amacı ,18 ve 19. Yüzyıllarda Gotik romanın nasıl geliştiğini, değiştiğini göstermek ve tekinsizlik kavramının nasıl kullanıldığını türün başlangıcı olarak Horace Walpole’un The Castle of Otranto(1764), psikolojik Gotik olarak da Charles Robert Maturin’in Melmoth the Wanderer (1820) adlı eserlerini metin analizi yöntemi ile Sigmund Freud’un Tekinsizlik makalesi ışığında incelemek ve Gotik romanın aynı zamanda psikoterapi aracı olmak gibi bir işlevinin olduğunu göstermektir. Okuyucuyu saran psikolojik ve karmaşık öğeler göz önüne alındığında, Gotik roman öncelikli olarak okuyucusunu eğlendirme arzusunun yanı sıra, korkutmak üzerine de kurulu çelişkili bir türdür. Bu anlamda oxymoroniktir; doğaüstü şartlarda ‘korku’ ve ‘büyük bir zevkle ürpermek’ gibi iki aşırı duyguyu birleştirmek bu türün belirgin özelliklerinden biridir. Bu noktada Gotik romancılar için can alıcı şey okuyucunun hayal gücünü özgür bırakmak, ve onu egzotik, gizemli ve bilinmeyen dünyalara doğru yönlendirmektir. The Castle of Otranto’da Walpole bir fantezi dünyası yaratarak okuyucusunu hem eğlendirmek, hem de aynı zamanda toplumun sorunlarını gözlemlemesini sağlamıştır. Melmoth the Wanderer’da Maturin insan doğasını inceleyerek insan psikolojisini yansıtmış, hem de toplumun ilkelerini ve kurumlarını eleştirmiştir. Böylece bu iki eser boyunca, Walpole ve Maturin okuyucunun keyifli bir dehşet arzusuna olan merakını tatmin etmişler ve aynı zamanda da psikososyal bir terapi olarak da toplumu gözlemlemesini sağlamıştır. Diğer yandan, bu iki eser korku, terör, dehşet, tekinsizlik ve yücelik duyguları açısından okuyucunun zihinlerine hitap ettikleri için de dikkate değerdir.
Keywords
english language and literature