THE EFFECTS OF THE INDUSTRIAL REVOLUTION AS REFLECTED IN CHARLOTTE BRONTË’S SHIRLEY, CHARLES DICKENS’ HARD TIMES AND ELIZABETH GASKELL’S NORTH AND SOUTH
Date
2014-09-07
Authors
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
Abstract
The purpose of this thesis is to analyse education, poverty, conditions in factories,
child labour, the position of women, marriage and social unrest in the age of industrialization
in England as reflected in Charlotte Brontë’s Shirley (1849), Charles Dickens’ Hard Times
(1854) and Elizabeth Gaskell’s North and South (1855).
Industrial Revolution is the transitional period between 1760 and 1840, a transition
from handmade production to new manufacturing processes. Industrialization mainly started
with cloth and cotton manufactory in many countries, particularly in England. The invention
of the steam engine by James Watt gave way to mechanization and railways. Most part of the
labour force was constituted by women and children who were working under hard conditions
with little wages. The factory owners desired to be more and more rich by exploiting the
women and children. Long hours of working were paid with minimum wages.
It was the time when the country stopped making items on small scale, and started
mass production, which would prove to be cheaper in the long run due to mechanization. The
invention of new machines and the establishment of new factories paved the way for the
industrialization era.
In these novels, Charlotte Brontë, Elizabeth Gaskell and Charles Dickens criticized
how the factory workers were exploited, how women were repressed by the patriarchal
system and the condition of England during the age of industrialization.
This thesis consists of an introduction, three main chapters and a conclusion. In the
introductory chapter the social and historical context of “The Industrial Revolution” has been
explored.
In Chapter I, Charlotte Brontë’s Shirley (1849), based on the “Luddite Riots of 1811-
15”, the causes and effects of the riots of the workers and the situation of the mill owner
together with the themes of social unrest because of mechanization in factories, and the
woman question in that age has been analysed. Also it is examined that the novel focuses not
only on the industrial unrest but also on marriage concept in the Victorian Era.
In Chapter II, Charles Dickens’ Hard Times (1854) is analysed, and it has been
asserted that the disorder of the society is caused with the fact that people in factory towns are
regarded as the products of the industrial age and automatons of that time and education; and
the bleak factories even led the children to be educated as if the machines were programmed.
In Chapter III, Elizabeth Gaskell’s North and South (1855) is analysed, and it has been
emphasized that the contrast between the north and south (of England) was reflected together
with the themes of love, education and class struggles and strikes causing violence.
In the Conclusion, it is deduced that in these novels, the industrial revolution and its
social aftermath make the society turn upside down. The fear of violence, as reflected in these
novels and as witnessed in the history of England in the Luddite Riots (1811-15), Preston
Lock-outs (1853-4), and the Chartist Movement (1839-1850s) put the novelists into
indecisive, and conflicting feelings towards the rioting workers as reflected through the
characters Moses, Barraclough, Slackbridge, Higgins and others. When analysing the works
of these Victorian novelists, it can be said that Dickens is more pessimistic than Gaskell and
Brontë with the portrayal of the outcomes of industrialization. Because of the tragic end of the
Gradgrinds, and the death of the manufacturer without having chance to reconcile with the
workers, the novel portrays a pessimistic end for the ruling class characters. Although the
tragic end of the ruling-class-characters in Hard Times portrays a gloomy atmosphere, there
still seems to be hope for reconciliation.
Description
Sanayi Devrimi’nin Charlotte Brontë’nin Shirley, Charles Dickens’ın
Hard Times ve Elizabeth Gaskell’ın North and South Romanlarına Yansıyan Etkileri
ÖZ: Bu çalışma Charlotte Brontë’nin Shirley (1849), Charles Dickens’ın Zor Zamanlar (1854) ve Elizabeth Gaskell’ın Kuzey ve Güney (1854-5) romanlarını ele alarak, sanayileşme sürecinde gelişen sosyal, politik ve ekonomik sorunları eğitim, fakirlik, fabrikalardaki çalışma koşulları, kadının toplumdaki statüsü ve çocuk istismarı bağlamında incelemeyi amaçlamaktadır. Sanayi Devrimi 1760-1840 yılları arasında el üretiminden makine üretimine geçiş sürecidir. Sanayileşme özellikle İngiltere’de pamuk ve dokumacılık alanında gelişmeye başlamıştır. James Watt’ın Buhar Makinesini icadı zamanla makineleşmeye neden olmuş ve ulaşımın tren yoluyla yapılmasını sağlamıştır. Bu süreçte işin çoğu çok az bir ücretle günün yarısından fazlasını zor şartlar altında çalışmakla geçiren kadınlar ve çocuklar tarafından yapılmıştır. Sanayileşme sürecinde, ülke küçük atölyelerde az üretimden büyük fabrikalarda toplu üretime geçmiştir. Bu süreçte yaşanan gelişmeler, Charlotte Brontë’nin Shirley, Charles Dickens’ın Zor Zamanlar ve Elizabeth Gaskell’ın Kuzey ve Güney adlı “sanayi romanları” ele alınarak bu çalışmada incelenmiştir. Çalışmaya konu olan romanlarda fabrikadaki çalışma koşulları, işçilerin yaşadğı sorunlar, ataerkil toplum tarafından ezilen kadının durumu ve genel olarak “İngiltere’nin durumu” araştırılmıştır. Bu çalışma bir giriş, üç ana bölüm ve bir de sonuç bölümünden oluşmaktadır. 1. Bölümde, Charlotte Brontë’nin Shirley (1849) romanı 1811-15 tarihlerinde İngiltere’de yaşanan işsizliğe karşı makine kıran işçilerin ayaklanması olan Luddite Ayaklanmaları’nın analiziyle Karl Marx ve Friedrich Engels’in düşünceleri paralelinde incelenmiştir. 2. Bölümde, Charles Dickens’ın Zor Zamamlar (1854) romanı incelenmiştir. Toplumdaki bölünmenin ve kargaşanın “Faydacılık felsefesini” benimseyen eğitim sisteminin sonucunda ve sanayileşme süreciyle, sanayileşmiş şehirlerde yaşayan insanların duygusuz, makineleşmiş insanlar olarak değerlendirilmiş olmaları ve fabrikatör orta sınıfla işçi sınıfının birbirinin sorunlarına kulak vermemesi, sorunlara her iki kesimin de duyarsız kalması gösterilmiştir. 3. Bölümde Elizabeth Gaskell’ın Kuzey ve Güney (1854-5) romanı incelenmiş ve yazarın İngiltere’nin sanayileşmiş Kuzeyi ile kırsal Güneyi, bu yörenin insanlarını kıyaslayarak ve yine fabrika sorunlarını, işçi örgütlenmesini ve ayaklanmasını aktarmış, bu soruna çözüm olarak da işçi sınıf ile orta sınıfın daha fazla diyalog kurması gerektiğini göstermiştir. Sonuç bölümünde, tüm bu romanlarda, sanayileşmenin toplumu ciddi şekilde sarstığı, orta sınıf ve işçi sınıf olarak kutuplara ayırdığı ve bu iki grup arasındaki farkın iletişimsizliğin bir sonucu olarak daha da arttığı aktarılmıştır. Üç romancı da tarihte yaşanan kanlı işçi isyan ve grevlerinden dolayı olacak ki karmaşık hissiyatlar içinde görünüyorlar. North and South ve Shirley romanlarında iki grup arasında bir uzlaşma olmasıyla toplumdaki huzursuzluğun kısmen çözüme ulaştığı, ancak Dickens’ın Hard Times romanında bu uzlaşmanın yakalanamamış olması göz önüne alınarak, Dickens’ın diğer iki yazara nispeten zengin kesim için daha karamsar bir tablo çizdiği gösterilmiştir. Zor Zamanlar romanında fabrikatör Josiah Bounderby’nin ölmesi, Thomas Gradgrind’ın ve çocuklarının mutsuz sonları u karamsar tabloyu çizerken, sanayi kenti insanı ile sirk insanlarının birbirlerini anlaması yine gelecek için umut verici bir tablodur.
ÖZ: Bu çalışma Charlotte Brontë’nin Shirley (1849), Charles Dickens’ın Zor Zamanlar (1854) ve Elizabeth Gaskell’ın Kuzey ve Güney (1854-5) romanlarını ele alarak, sanayileşme sürecinde gelişen sosyal, politik ve ekonomik sorunları eğitim, fakirlik, fabrikalardaki çalışma koşulları, kadının toplumdaki statüsü ve çocuk istismarı bağlamında incelemeyi amaçlamaktadır. Sanayi Devrimi 1760-1840 yılları arasında el üretiminden makine üretimine geçiş sürecidir. Sanayileşme özellikle İngiltere’de pamuk ve dokumacılık alanında gelişmeye başlamıştır. James Watt’ın Buhar Makinesini icadı zamanla makineleşmeye neden olmuş ve ulaşımın tren yoluyla yapılmasını sağlamıştır. Bu süreçte işin çoğu çok az bir ücretle günün yarısından fazlasını zor şartlar altında çalışmakla geçiren kadınlar ve çocuklar tarafından yapılmıştır. Sanayileşme sürecinde, ülke küçük atölyelerde az üretimden büyük fabrikalarda toplu üretime geçmiştir. Bu süreçte yaşanan gelişmeler, Charlotte Brontë’nin Shirley, Charles Dickens’ın Zor Zamanlar ve Elizabeth Gaskell’ın Kuzey ve Güney adlı “sanayi romanları” ele alınarak bu çalışmada incelenmiştir. Çalışmaya konu olan romanlarda fabrikadaki çalışma koşulları, işçilerin yaşadğı sorunlar, ataerkil toplum tarafından ezilen kadının durumu ve genel olarak “İngiltere’nin durumu” araştırılmıştır. Bu çalışma bir giriş, üç ana bölüm ve bir de sonuç bölümünden oluşmaktadır. 1. Bölümde, Charlotte Brontë’nin Shirley (1849) romanı 1811-15 tarihlerinde İngiltere’de yaşanan işsizliğe karşı makine kıran işçilerin ayaklanması olan Luddite Ayaklanmaları’nın analiziyle Karl Marx ve Friedrich Engels’in düşünceleri paralelinde incelenmiştir. 2. Bölümde, Charles Dickens’ın Zor Zamamlar (1854) romanı incelenmiştir. Toplumdaki bölünmenin ve kargaşanın “Faydacılık felsefesini” benimseyen eğitim sisteminin sonucunda ve sanayileşme süreciyle, sanayileşmiş şehirlerde yaşayan insanların duygusuz, makineleşmiş insanlar olarak değerlendirilmiş olmaları ve fabrikatör orta sınıfla işçi sınıfının birbirinin sorunlarına kulak vermemesi, sorunlara her iki kesimin de duyarsız kalması gösterilmiştir. 3. Bölümde Elizabeth Gaskell’ın Kuzey ve Güney (1854-5) romanı incelenmiş ve yazarın İngiltere’nin sanayileşmiş Kuzeyi ile kırsal Güneyi, bu yörenin insanlarını kıyaslayarak ve yine fabrika sorunlarını, işçi örgütlenmesini ve ayaklanmasını aktarmış, bu soruna çözüm olarak da işçi sınıf ile orta sınıfın daha fazla diyalog kurması gerektiğini göstermiştir. Sonuç bölümünde, tüm bu romanlarda, sanayileşmenin toplumu ciddi şekilde sarstığı, orta sınıf ve işçi sınıf olarak kutuplara ayırdığı ve bu iki grup arasındaki farkın iletişimsizliğin bir sonucu olarak daha da arttığı aktarılmıştır. Üç romancı da tarihte yaşanan kanlı işçi isyan ve grevlerinden dolayı olacak ki karmaşık hissiyatlar içinde görünüyorlar. North and South ve Shirley romanlarında iki grup arasında bir uzlaşma olmasıyla toplumdaki huzursuzluğun kısmen çözüme ulaştığı, ancak Dickens’ın Hard Times romanında bu uzlaşmanın yakalanamamış olması göz önüne alınarak, Dickens’ın diğer iki yazara nispeten zengin kesim için daha karamsar bir tablo çizdiği gösterilmiştir. Zor Zamanlar romanında fabrikatör Josiah Bounderby’nin ölmesi, Thomas Gradgrind’ın ve çocuklarının mutsuz sonları u karamsar tabloyu çizerken, sanayi kenti insanı ile sirk insanlarının birbirlerini anlaması yine gelecek için umut verici bir tablodur.
Keywords
english language and literature