Department of Psychology
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing Department of Psychology by Issue Date
Now showing 1 - 18 of 18
Results Per Page
Sort Options
Item İmdaaaat! Okul Başladı!(Bilim ve Teknoloji, 2013-10-25) ALTINOĞLU DİKMEER, İlkizEylül ayı geldiğinde başlığı oluşturan bu cümleyi birçok evde sıklıkla duyarız. Replik aynı olsa da bazen başrol oyuncusu farklı olabilir. Farklı nedenlerle veliler de, öğrenciler de bu dönemde kaygı yaşayabilirler. Okul masrafları, servis, yeni kurslar, eğitimler vb. derken anne babalar için Eylül ayı genellikle zorlayıcı bir aydır. Çocuklar için de Eylül ayı değişik heyecanları barındıran bir aydır; arkadaşlarını, okulunu özlemiş olan çocukların yanı sıra, birçok çocuk için de okula dönmek çok zor gelebilir. Tabii bir de ilk kez ilkokula ya da okul öncesi kurumlara başlayan çocukların yaşadığı (ve ailesine yaşattığı) heyecanlar, korkular, kaygılar vardır.Item ÇOCUKLUK DÖNEMİ ve TRAVMALAR(Bilim ve Teknoloji, 2013-11-01) CİHANOĞLU, MineBireyin doğrudan zarar gördüğü ya da yaşamsal bir tehditle karşılaştığı, başkasının ölümüne, zarar görmesine ya da potansiyel bir tehdit altında olduğu durumlarına tanık olduğu herhangi bir olay travma olarak adlandırılabilir. Bu tanımdan da anlaşıldığı gibi travmalar, kişinin sadece kendini doğrudan etkileyen olaylar olmayabilir. Kişinin tanıdığı, sevdiği, onun için önemli olan yakınlarının ya da tanımadığı kişilerin maruz kaldığı travmatik durumlara tanık olmak da bireyde travma etkisi yaratabilmektedir. Kişisel bütünlüğün/varlığın tehdit altında olduğu algısını yaratan bir olay, gerçekleşme biçiminden bağımsız olarak birey için travmatik olabilmektedir. Bir başkası için oluşan durum, benzer bir olayın kendi başına da gelebileceği düşüncesini uyandırarak kişide olumsuz duygu ve düşünceleri tetikleyebilir.Item DOKTOR TAVSİYELERİNE UYMAK NEDEN BU KADAR ZOR?(Bilim ve Teknoloji, 2014-09-26) DEMİRTEPE SAYGILI, DilekHastalıklarla baş etme süreci, genel olarak kendini hasta hissetme ve bir takım belirtiler gösterme, doktora başvurma, tedavi önerilerini alma ve uygulama şeklinde bir sıralama izler. Sürecin bu şekilde işlemesi beklense de bu, her zaman bu kadar kolay olmaz. İlaç almayı unutmak, “sigarayı bırak” der diye doktora yanlış bilgi vermek, kendini iyi hissettiği anda ilaç almayı bırakmak, prospektüsteki yan etkileri okuyup ilacı almamak ya da bırakmak, arkadaş tavsiyesiyle ilaç kullanmak ya da eski tedaviden kalma ilacı kullanmak gibi bazı düşünce ve davranışlar yukarıda belirtilen sıralamayı bozar. Herkesin hastalıktan uzak kalma, sağlıklı olmayı sürdürme, hasta olduğunda bir an önce iyileşme motivasyonu vardır. Aynı zamanda iyileşmeye engel olacak gibi görünen bazı davranışları yaygın olarak gösterirler. Bu çelişkinin sebepleri nelerdir ve çözümü ne olabilir?Item “Psikolog” olmanın dayanılmaz cazibesi(İz Dergisi, 2014-10-10) ALKAN, NeşeÜniversitelerin Psikoloji bölümlerine öğrencilerin ilgilerinin giderek arttığını görüyoruz. Psikolojiyi bu kadar cazip kılan nedir? İnsanı, duygu, düşünce, davranışı ile yaşadığı her ortamda anlamak, bir bütün olarak anlamak, yönlendirmek ve yardımcı olmak pek çok insanın iş hayatında yaşamak istediği bir doyum olsa gerek. Hem eğitiminde, hem de meslekte sunduğu çeşitli uzmanlık konuları bu mesleği galiba daha da çekici hale getiriyor. Doğum öncesinden ölüme kadar insanı incelen gelişim psikolojisi, insanın normal dışı hallerini inceleyen klinik psikoloji, sosyal hayatta ve başka insanların varlığında inceleyen soysal psikoloji, iş yaşamında insanı inceleyen endüstri örgüt psikolojisi, duyum, algı, öğrenme ve zihinsel süreçleri inceleyen deneysel/bilişsel psikoloji, suç ve insanı değerlendiren adli psikoloji. Bu liste daha da uzayabilir, trafik psikolojisi, spor psikolojisi, eğitim psikolojisi, sağlık psikolojisi, politik psikoloji. İnsan ihtiyaçları arttıkça ve değiştikçe bu liste daha da uzayacağa benzer.Item Bazen “Dur” Deyip Beklemek Gerekir: Gelişim Psikolojisi Bakış Açısıyla Doyumun Ertelenmesi(İz Dergisi, 2015-11-03) CİHANOĞLU, Mine“Beklemeyi öğrenmek”, insan yaşamının her evresinde en çok zorlanılan konulardan biridir. Toplum bireylerden, kendi isteklerini gerçekleştirmek, dürtülerini doyuma ulaştırabilmek için uygun zaman, koşul ve yöntemi bir araya getirmesini beklemektedir. Bu durum, kişilerin seçim yapma süreçlerine de yansımaktadır. Daha kolay ve çabuk ulaşılabilir bir halde önümüzde duran haz verici, ödüllendirici seçenekler ile beklemeyi ya da çalışmayı gerektiren, ancak sağlayacağı doyum ve ödülün daha büyük olacağını bildiğimiz seçenekler arasında yaşanan ikilem, bebeklikten yetişkinliğe her dönemde karşımıza çıkmaktadır. Zahmetli bir işte sebat gösterip ücretini almak, sıkıcı bulsa da bir okulu/kursu tamamlayıp diploma veya sertifika almaya hak kazanmak, parasının tümünü dilediği gibi harcamak yerine uzun vadede daha fazla getiri sağlayacak yatırımlar yapmak bu tür ikilemlere örnektir. Bu tür ikilemlerin üstesinden gelmek, doğru seçimler yapmak demektir ve iç kaynaklı güçlü dürtülerin kontrolünü gerektirmektedir. Psikoloji literatüründe doyumun ertelenmesi olarak adlandırılan bu olgu, psikolojinin farklı alt alanlarında ele alınan önemli konulardan biridir. Doyumun ertlenmesi bu yazıda; insan duygu, davranış ve zihinsel süreçlerinin yaşamın farklı dönemlerinde gösterdiği değişimi inceleyen gelişim psikolojisi bakış açısıyla ele alınmaktadır.Item Kararlarımızı Biz mi Seçiyor muyuz?(İz Dergisi, 2015-11-03) İNAN, Aslı Baharİnsanın zihinsel süreçlerin altında yatan mekanizmaları ve bunların davranış üzerindeki etkilerini bilimsel olarak çalışan psikolojinin alt alanına bilişsel psikoloji denilmektedir. Bilişsel psikoloji, üst düzey kognitif süreçlerin, birkaç örnek verecek olursak düşünme, problem çözme, karar verme, algı, hafıza ve öğrenmenin nasıl işlediğini araştırır. Bu durumda bir davranışın neden ortaya çıktığını anlamaya çalışmak o davranışın öncelikle “belirlendiği” prensibine dayanmaktadır. Determinizm ya da belirlenircilik dediğimiz bu görüşte evrendeki bütün olayların bilimsel yasalarla belirlenmiş olduğu savunulmaktadır. Bizim de yapmaya çalıştığımız iş, zihinsel süreçleri ve davranışları nelerin belirlediğini bilimsel yöntemler kullanarak bulmaya çalışmak olduğundan, akla gelebilecek bir soru da davranışlar bir takım kurallar ve kanunlar tarafından belirlenilmiş ise, seçim nerede ve ne zaman işin içine giriyor?makale.listelement.badge “BİLİNÇLİ” BİR KARİYER SEÇİMİ İÇİN GEREKLİ KOŞULLAR: Teoriden Uygulamaya(2015-11-03) ÜNALAN, NurdanÇoğu zaman, bilgi işleyen bir organizma olduğumuz gerçeğinin farkında olmadan yaşarız, konuşur ve davranırız. Bu doğaldır, çünkü bilgi işleme süreçleri biz bilincinde olmadan gerçekleşir. Organizma, toplumsal bir varlık olarak yaşamını sürdürür. Doğumdan ölüme pek çok gelişimsel süreçten geçer. Meslek ve kariyer seçimi, hep duyduğumuz ve öğrendiğimiz gibi zorunlu ve önemli bir yaşam deneyimidir. Bu deneyim de, diğerleri gibi gelişimsel bir süreçte gerçekleşir. Küçükken sorulan “büyüyünce ne olmak istiyorsun” sorusunun yanıtı, hemen hepimiz için değişkenlik gösterir ve değişir. Önce öğretmen olmak isteyenler sonra bakmışsınız mühendis olmuş ya da mimar, belki de matematikçi ya da psikolog. Yönelimde bu kadar farkılaşma neden görülmektedir? Üstelik bu yönelimler diğer toplumlarda da aynı biçimde görülürler, kültürel ve cinsiyete bağlı farklar olsa da işin özü değişmez.Item İrade Seçimlerimizi Nasıl Etkiler? Sosyal Psikolojik Açıdan Davranış Düzenleme Süreçleri(2015-11-03) DEMİRUTKU, KürşatPsikolojik açıdan, istemli davranışları - yani, çaba sarf ederek bilinçli olarak yaptığımız davranışları - ortaya çıkarmamızı sağlayan süreçleri irade olarak tanımlamak mümkündür. Seçim ise, bireyin alternatifler arasından birine, hedeflerine,değerlerine veya genel anlamda çeşitli ölçütlere uygun olacak şekilde irade kullanarak yönelmesini sağlayan her türlü davranıştır. Bu yazıda, iradenin seçimleri nasıl etkilediği, ya da sosyal psikoloji alanında adlandırıldığı ve çalışıldığı şekliyle davranış düzenleme süreçleri kısmen ele alınacaktır.Item Neden Başkalarına Uyarız?(Herkese Bilim Teknoloji, 2017-06-09) Metin Orta, İremSosyal psikolojinin, geçmişten günümüze en temel konularından biri sosyal etki olmuştur. Sosyal etki, genel olarak, bireyin diğer kişilerin duygu, düşünce ve davranışlarını belli bir yönde etkileme çabası olarak tanımlanır. Sosyal etki üç farklı ortamda gerçekleşebilir. Bunlar, kişiler arası (birebir) iletişimin olduğu ortamlardaki sosyal etki, birey grup iletişiminin olduğu ortamlardaki sosyal etki ve basın-yayın aracılığı ile oluşan sosyal etki olarak sıralanabilir. Bu yazıda, esas olarak sosyal etkinin bir sonucu olan uyma davranışı ele alınacaktır. Bununla birlikte, uyma davranışını araştıran ilk sosyal psikoloji deneylerinden yola çıkılarak sosyal etkinin iki önemli türü olan sosyal kurallara bağlı sosyal etki ve bilgiye dayalı sosyal etkiye değinilecektir. Burada amaçlanan insanların birbirlerinden neden etkilediklerini açıklayarak sosyal etki kaynağını anlamaktır.Article Development of a Maternal Psychological Control Scale: A Study with Turkish University Students(Current Psychology, 2023-01-30) Metin-Orta, İrem; Metin-Camgöz, SelinIn the last few decades, parental control has received significant attention from scholars. In particular, much work has been dedicated to understanding psychological control, which is parental control intruding on the child’s emotional and psychological development. This study aimed to develop a maternal psychological control scale (MPCS) and to test its psychometric properties in a sample of Turkish university students. Data were collected from two separate samples comprising a total of 425 participants. Exploratory factor analysis (EFA) was employed in Study Sample 1(215) and confirmatory factor analysis (CFA) was conducted using Study Sample 2 (210) to verify the parental manipulation and disregard dimensions of the proposed scale. The findings revealed supportive evidence for two dimensions of the 18-item MPCS. The bivariate correlations revealed that the MPCS scores were moderately and positively correlated with loneliness scores, and those from an existing psychological control scale; however, they were negatively correlated with behavioral control and self-esteem scores. The MPCS developed in this study can be utilized by researchers, clinicians, and educators as an efficient instrument to assess emerging adults’ perceived psychological control. Overall, this study contributes to practitioners and researchers in the way that perceived parental psychological control is assessed in a wide range of populations.Article Does Overparenting Hurt Working Turkish Mother’s Well-being? The Influence of Family-Work Conflict and Perceived Stress in Established Adulthood(Journal of Adult Development, 2023-03-15) Aydın, Eren Miski; Metin-Orta, İrem; Metin-Camgöz, Selin; Aksan, NazanAlthough extant research demonstrates the negative impact of overparenting on child well-being, there remains a paucity of evidence on the effect of overparenting on the parents’ own well-being. The purpose of this study is to investigate the effects of overparenting on parental well-being, and to explore the mechanisms through which overparenting influences the well-being of working mothers, particularly among established adults. Thus, we examined the serial mediation effects of perceived stress and family-to-work conflict (FWC) in overparenting and well-being linkage. With this aim, the data were collected from working mothers (N = 258) aged between 30 and 45, a period of in their lifespan generally characterized by efforts devoted to career and care. Via serial mediation analyses, the findings postulate that (a) overparenting relates to the well-being and perceived stress of working mothers, (b) perceived stress (both individually and jointly with FWC) mediates the relationship between overparenting and well-being, and (c) perceived stress and FWC serially mediate the association between overparenting and well-being. The findings provide evidence related to the well-being experiences of established adulthood women in struggling their career-and care crunch from a perspective of overparenting, stress, and family-to-work conflict.Article Predictors and Mediators of Pressure/Tension in University Students' Distance Learning during the COVID-19 Pandemic: A Self-Determination Theory Perspective(Oxford Review of Education, 2023-05-02) Manuoğlu, Elif; Güngör, ElisDue to the global restrictions to decrease the risk of infection in classrooms, the transition from face-to-face education to distance learning was a necessity during Covid-19 Pandemic. Grounded in Self-Determination Theory, the present research sought to explore how the Covid-19 Pandemic affects university students during distance learning. Specifically, the study examined the predictors of pressure/tension and attempted to identify the unique and mediator roles of correlates of pressure/tension of university students. This cross-sectional study was conducted with 432 university students from different departments of different universities in Turkey. The online survey was administered between the last week of October and the second week of December 2020. Our findings revealed that there is a positive association between pressure/tension and covid-specific worry. Also, there is a negative association between learning climate and pressure/tension and between perceived competence and pressure/tension. Further, learning climate mediated the link between covid-specific worry and pressure/tension. The data of the present study depends on students' both academic (learning climate) and non-academic (covid worry) experiences during the Covid-19 Pandemic. The present research was the first attempt to examine the role of covid-specific worry on the pressure of university students during distance learning. Methodological limitations concerning the research design were discussed.Article Cyberloafing Behaviors among University Students: Their Relationships with Positive and Negative Affect(Current Psychology, 2023-05-15) Metin-Orta, İrem; Demirtepe-Saygılı, DilekWith the technological advances, the use of digital devices, such as laptops, tablets, or smartphones in the educational setting has become prevalent among young people. Accordingly, there has been an increased concern among scholars on students’ in-class Internet use for personal purposes; namely, ‘cyberloafing’. Considerable research has demonstrated the adverse effects of in-class Internet use on students’ learning environment and academic performance. The present study particularly investigates the relationship between cyberloafing behaviors and positive and negative affect among university students. It examines five different online activities including sharing, shopping, real-time updating, accessing online content, and gaming/gambling separately to gain greater insight into students’ cyberloafing behaviors. The sample consisted of 267 undergraduate students who filled out questionnaires measuring cyberloafing behaviors, positive and negative affect, and demographical information including the use of the Internet and mobile technologies. The initial analyses showed that male students had higher scores in shopping, accessing online content, and gaming/gambling than females. The latent variable analysis revealed that among different activities of cyberloafing, accessing online content and gaming/gambling were positively correlated with positive affect, while sharing was positively associated with negative affect among students. The findings emphasize the importance of evaluating cyberloafing as a part of students’ psychological well-being rather than a variable merely related to academic achievement. The findings of the study also enlighten researchers and educators in developing appropriate policies and interventions to manage misuse of the Internet in class.Article Why Do Some Followers Remain Silent in Response to Abusive Supervision? A System Justification Perspective(European Management Journal, 2023-07-19) Metin-Camgöz, Selin ; Karapınar, Pınar Bayhan; Ekmekçi, Özge Tayfur; Metin-Orta, İrem; Özbilgin, MustafaThis study investigates how the system justification motive manifests in employees’ voice/silence behavior at the workplace. It also explores the moderating effects of system justification on the linkage between abusive supervision and voice/silence behavior for blue- and white-collar employees. The field study generated responses from 905 employees in Turkey. Multi-group analysis reveals that the moderating effect of system justification motives varies by occupational class. In particular, the impact of abusive supervision on silence becomes more salient when white-collar employees endorse higher system justification motives. However, in the blue-collar sample, the absence of a moderating effect could be attributed to the strong main effect of system justification motives. The current study adds to the extant literature by applying a system justification perspective to voice and silence behavior by collar differences at work. It also provides important implications for managers in dealing with workplace mistreatment affecting all occupational groups, mainly when blue-collar employee silence is endemic and regulatory policies are inadequate.Article Gendered Self-Views Across 62 Countries: A Test of Competing Models(Social Psychological and Personality Science, 2023-09-01) Kosakowska-Berezecka, Natasza; Bosson, Jennifer K.; Jurek, Paweł; Besta, Tomasz; Olech, Michał; Vandello, Joseph A.; Bender, Michael; Dandy, Justine; Hoorens, Vera; Jasinskaja-Lahti, Inga; Mankowski, Eric; Venäläinen, Satu; Abuhamdeh, Sami; Agyemang, Collins Badu; Uslu-Akbaş, Gülçin; Albayrak-Aydemir, Nihan; Ammirati, Soline; Anderson, Joel; Anjum, Gulnaz; Ariyanto, Amarina; Aruta, John Jamir Benzon R.; Ashraf, Mujeeba; Bakaitytė, Aistė; Becker, Maja; Bertolli, Chiara; Bërxulli, Dashamir; Best, Deborah L.; Bi, Chongzeng; Block, Katharina; Boehnke, Mandy; Bongiorno, Renata; Bosak, Janine; Casini, Annalisa; Chen, Qingwei; Chi, Peilian; Adoric, Vera Cubela; Daalmans, Serena; de Lemus, Soledad; Dhakal, Sandesh; Dvorianchikov, Nikolay; Egami, Sonoko; Etchezahar, Edgardo; Esteves, Carla Sofia; Froehlich, Laura; Garcia-Sanchez, Efrain; Gavreliuc, Alin; Gavreliuc, Dana; Gomez, Ángel; Guizzo, Francesca; Graf, Sylvie; Greijdanus, Hedy; Grigoryan, Ani; Grzymała-Moszczyńska, Joanna; Guerch, Keltouma; Gustafsson Sendén, Marie; Hale, Miriam-Linnea; Hämer, Hannah; Hirai, Mika; Duc, Lam Hoang; Hřebíčková, Martina; Hutchings, Paul B.; Jensen, Dorthe Høj; Karabati, Serdar; Kelmendi, Kaltrina; Kengyel, Gabriella; Khachatryan, Narine; Ghazzawi, Rawan; Kinahan, Mary; Kirby, Teri A.; Kovacs, Monika; Kozlowski, Desiree; Krivoshchekov, Vladislav; Kryś, Kuba; Kulich, Clara; Kurosawa, Tai; Lac An, Nhan Thi; Labarthe-Carrara, Javier; Lauri, Mary Anne; Latu, Ioana; Lawal, Abiodun Musbau; Li, Junyi; Lindner, Jana; Lindqvist, Anna; Maitner, Angela T.; Makarova, Elena; Makashvili, Ana; Malayeri, Shera; Malik, Sadia; Mancini, Tiziana; Manzi, Claudia; Mari, Silvia; Martiny, Sarah E.; Mayer, Claude-Hélène; Mihić, Vladimir; Milošević Đorđević, Jasna; Moreno-Bella, Eva; Moscatelli, Silvia; Moynihan, Andrew Bryan; Muller, Dominique; Narhetali, Erita; Neto, Félix; Noels, Kimberly A.; Nyúl, Boglárka; O’Connor, Emma C.; Ochoa, Danielle P.; Ohno, Sachiko; Adebayo, Sulaiman Olanrewaju; Osborne, Randall; Pacilli, Maria Giuseppina; Palacio, Jorge; Patnaik, Snigdha; Pavlopoulos, Vassilis; Pérez de León, Pablo; Piterová, Ivana; Porto, Juliana Barreiros; Puzio, Angelica; Pyrkosz-Pacyna, Joanna; Pérez, Erico Rentería; Renström, Emma; Rousseaux, Tiphaine; Ryan, Michelle K.; Safdar, Saba; Sainz, Mario; Salvati, Marco; Samekin, Adil; Schindler, Simon; Sevincer, A. Timur; Seydi, Masoumeh; Shepherd, Debra; Sherbaji, Sara; Schmader, Toni; Simão, Cláudia; Sobhie, Rosita; Sobiecki, Jurand; Souza, Lucille De; Sarter, Emma; Sulejmanović, Dijana; Sullivan, Katie E.; Tatsumi, Mariko; Tavitian-Elmadjian, Lucy; Thakur, Suparna Jain; Thi Mong Chi, Quang; Torre, Beatriz; Torres, Ana; Torres, Claudio V.; Türkoğlu, Beril; Ungaretti, Joaquín; Valshtein, Timothy; Van Laar, Colette; van der Noll, Jolanda; Vasiutynskyi, Vadym; Vauclair, Christin-Melanie; Vohra, Neharika; Walentynowicz, Marta; Ward, Colleen; Włodarczyk, Anna; Yang, Yaping; Yzerbyt, Vincent; Zanello, Valeska; Zapata-Calvente, Antonella Ludmila; Zawisza, Magdalena; Žukauskienė, Rita; Żadkowska, MagdalenaSocial role theory posits that binary gender gaps in agency and communion should be larger in less egalitarian countries, reflecting these countries’ more pronounced sex-based power divisions. Conversely, evolutionary and self-construal theorists suggest that gender gaps in agency and communion should be larger in more egalitarian countries, reflecting the greater autonomy support and flexible self-construction processes present in these countries. Using data from 62 countries (N = 28,640) we examine binary gender gaps in agentic and communal self-views as a function of country-level objective gender equality (the Global Gender Gap Index) and subjective distributions of social power (the Power Distance Index). Findings show that in more egalitarian countries, gender gaps in agency are smaller, and gender gaps in communality are larger. These patterns are driven primarily by cross-country differences in men’s self-views, and by the PDI more robustly than the GGGI. We consider possible causes and implications of these findings.Article Are gender neutral pronouns really neutral? Testing a male bias in the grammatical genderless languages Turkish and Finnish(Journal of Language and Social Psychology, 2023-10) Renström, Emma A.; Lindqvist, Anna; Akbaş, Gülçin; Hekanaho, Laura; Gustafsson Sendén, MarieLanguages differ in how grammatically salient gender is. We explored if grammatically gender-neutral pronouns in Finnish and Turkish, two grammatically genderless languages, are gender neutral or male biased, thereby activating male, rather than female, exemplars. We also tested whether differences in national level gender equality influence the male bias. Results indicated a male bias in both languages, whereas national level gender equality had no influence. Implications for gender-fair language reforms in grammatically genderless languages are discussed.Article The Role of Honor Concerns in Disclosing (vs. Hiding) COVID-19 Diagnosis: Insights from Türkiye(Sex Roles, 2023-10-15) Ceylan Batur, Suzan; Doğulu, Canay; Akbaş, Gülçin; Yet, Barbaros; Uskul, Ayşe K.Members of honor cultures value engaging in moral behaviors and managing their social image to maintain their honor. These two goals reflect reputation and integrity concerns, which also have bearing on gender roles. In the current study, we examined a) evaluations of women and men described as diagnosed with COVID-19 and as either hiding or disclosing their diagnosis, b) the moderating role of honor concerns (reputation and integrity) and the gender of the infected person in these evaluations, and c) the relationship between honor concerns and individuals’ own disclosure preferences among participants living in Türkiye, a country that exemplifies an honor culture. Findings revealed that participants with stronger reputation concerns evaluated a woman’s hiding behavior more favorably than that of a man’s. Moreover, higher integrity concerns were associated with lower levels of participants’ own preference to hide a diagnosis for both men and women, whereas reputation concerns were positively associated with a preference for hiding a diagnosis among men only. Furthermore, a content analysis of participants’ open-ended explanations of their views on women’s and men’s motivation to hide a diagnosis revealed further evidence for the gendered nature of reputation concerns. Our findings point to the importance of prioritizing integrity concerns (and downplaying reputation concerns) in public health campaigns in honor cultures.Article Psychometric properties of the Hogg Eco-Anxiety Scale (HEAS-13) and the prediction of pro-environmental behavior(Journal of Environmental Psychology, 2023-12-15) Türkarslan, Kutlu Kağan; Kozak, Ekin Doğa; Yıldırım, Jülide CerenObjectives: Eco-anxiety, a novel conceptualization of anxiety in relation to ecological problems, has become a significant subject of interest in psychology. The Hogg Eco-Anxiety Scale (HEAS-13) is a recently developed, valid, and reliable measure of eco-anxiety. The present study aimed to investigate the psychometric properties of the HEAS-13 in Turkish-speaking samples. Methods: 605 individuals, recruited via social media and the internet, participated in the study. The sample was randomly split in half (first sample, 69.00% and second sample, 70.90% females), and exploratory and confirmatory factor analyses were conducted on separate samples. The concurrent and incremental validities were evaluated in the total sample. The three-week test-retest reliability of the HEAS-13 was assessed in a third separate sample (83.13% females). Results: Exploratory and confirmatory factor analyses found and validated a four-factor structure with 13 items. The associations of HEAS-13 with concurrent measures indicated that the scale had good concurrent validity. The anxiety and behavioral symptoms subscales of the HEAS-13 explained the additional variance (6.60%) in pro-environmental behavior beyond activist identity and commitment. Finally, the HEAS-13 and its subscales had good internal consistency coefficients, ranging from 0.82 to 0.93. and mediocre three-week intra-class correlations, ranging from 0.47 to 0.56. Conclusion: The Turkish HEAS-13 was a valid and reliable measure of eco-anxiety that can be used to assess anxiety about ecological problems. Moreover, optimizing levels of anxiety symptoms, alleviating behavioral symptoms, and enhancing individuals’ activist identity and commitment may be targets for interventions aiming to increase pro-environmental behaviors.