School of Business
Permanent URI for this community
Browse
Browsing School of Business by Issue Date
Now showing 1 - 20 of 90
Results Per Page
Sort Options
Item Taking attention on environmental issues by an attractive educational game: enviropoly(Procedia - Social and Behavioral Sciences, 2011-08-08) ARSLAN, Harika Özge; MOSELEY, Christine; ÇİĞDEMOĞLU, CeyhanResearches in interdisciplinary teaching methodologies on environmental education and in assessing their impact were recommended in Thessaloniki Declaration (UNESCO, 1997). Therefore, the purpose of this qualitative study was to develop and field test an educational game, EnviroPoly, to promote environmental literacy. The game was piloted with 44 elementary/mid level pre-service teachers. Afterwards five pre-service teachers met in a focus group to discuss the game and its procedures. The discussions and observations of the large group of teachers during play and the smaller focus group indicated that EnviroPoly is attractive, motivating, enjoyable and useful. Additionally the game was found to be applicable for different grade levels by adapting reading and question cards.Item A phenomenological study of instructors’ experiences on an open source learning management system(Procedia - Social and Behavioral Sciences, 2011-08-08) ÇİĞDEMOĞLU, Ceyhan; ARSLAN, Harika Özge; AKAY, HasanThis paper focuses on instructors’ experiences on usage of an open-source Learning Management System (LMS), Moodle in their courses. The study was conducted in a private university in Ankara, Turkey where the widespread use of the Moodle has only recently started. The phenomenological design has been utilized as qualitative research method for this paper. The Participants comprised in structures from different faculties who are new users of the Moodle. Open-ended interviews were carried out, and the data was transcribed into codes and themes. The research findings indicate that instructors have different impressions from the system in terms of their effort and expectation.Item A Three-Tier Diagnostic Test to Assess Pre-Service Teachers’ Misconceptions about Global Warming, Greenhouse Effect, Ozone Layer Depletion, and Acid Rain(International Journal of Science Education, 2012-06-11) ARSLAN, Harika Özge; ÇİĞDEMOĞLU, Ceyhan; MOSELEY, ChristineThis study describes the development and validation of a three-tier multiple-choice diagnostic test, the atmosphere-related environmental problems diagnostic test (AREPDiT), to reveal common misconceptions of global warming (GW), greenhouse effect (GE), ozone layer depletion (OLD), and acid rain (AR). The development of a two-tier diagnostic test procedure as described by Treagust constitutes the framework for this study. To differentiate a lack of knowledge from a misconception, a certainty response index is added as a third tier to each item. Based on propositional knowledge statements, related literature, and the identified misconceptions gathered initially from 157 pre-service teachers, the AREPDiT was constructed and administered to 256 pre-service teachers. The Cronbach alpha reliability coefficient of the pre-service teachers’ scores was estimated to be 0.74. Content and face validations were established by senior experts. A moderate positive correlation between the participants’ both-tiers scores and their certainty scores indicated evidence for construct validity. Therefore, the AREPDiT is a reliable and valid instrument not only to identify pre-service teachers’ misconceptions about GW, GE, OLD, and AR but also to differentiate these misconceptions from lack of knowledge. The results also reveal that a majority of the respondents demonstrated limited understandings about atmosphere related environmental problems and held six common misconceptions. Future studies could test the AREPDiT as a tool for assessing the misconceptions held by pre-service teachers from different programs as well as in-service teachers and high school students.Item Sosyal Ekonomi ve Toplumsal Sorumluluk: Küresel Neoliberalizm Anarşisine Alternatifler(Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2012-07-22) TEMEL, BülentAmaç: Bu makale küresel neoliberal sistemin sonucu olarak ortaya çıkan sorunların üstesinden gelebilmek için bir yol önermeyi amaçlamaktadır. Bunun toplumun ilgili kesimlerinin işbirliği yapmaları ve özel sektörün kendi içinde bir düşünce reformundan geçmesi halinde mümkün olduğu öne sürülecektir. Tasarım/metodoloji/yaklaşım: Bu çalışma neoliberalizme alternatif arayışını sosyal ekonomi ve sorumluluk paradigmaları içinde onların kuramsal ve düzgüsel duruşlarını uygulanabilir fikirlere bağlayarak gerçekleştirmektedir. Bulgular: Bu yazıda egemen neoliberalizme çözümün toplumun tüm kesimlerinin -özellikle de mevcut ekonomik sistemin ardındaki itici güç olan kar amaçlı özel sektörün eşzamanlı işbirliğiyle uygulanabilecek olan yeni bir sosyal ekonomi olduğu ileri sürülecektir. Son zamanlarda, bu aktörler sosyal ekonomideki rollerini kabul etmiş ve toplumsal sorumlulukla hareket etmenin önemini kavramış görünmektelerdir. Çalışmanın özgünlüğü/değeri: Bu çalışma sosyal ekonominin katılımcılarını gösteren yonca yaprağı modelini sunmakta ve toplumsal sorumluluk paradigmasını kar amaçlı özel sektörün toplumsal sorumluluğu kavramıyla birleştirmektedir.Item Yeni Medya ve Kurumsal Kültür: Avrupa ve Türkiye’deki Farklı Kurumsal Yapıların Karşılaştırması(Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2012-07-22) TEKVAR, Sırma OyaBu araştırmada yeni medyanın ve onun önemli bir öğesi olan toplumsal paylaşım ağlarının farklı kurumsal yapılarda nasıl algılandığı, nasıl kullanıldığı ve kurum kültürünün buradaki bağı araştırılmıştır. Araştırma, Avrupa’da gerçekleştirilen European Communication Monitor 2011 anketi örnek alınarak bir karşılaştırma yapmak üzerine temellendirilmiştir. Bu çerçevede kamu kuruluşları, özel kuruluşlar, sivil toplum / meslek örgütleri ve iletişim / medya ajanslarından oluşan amaçlı örneklem kapsamında toplam 16 iletişim ve halkla ilişkiler uzmanıyla derinlemesine yüz yüze görüşmeler gerçekleştirilmiş, nitel bir çözümleme yapılmıştır. Elde edilen bulgular sonucunda görüşülen örgütlerin genellikle tek yönlü veya iki yönlü asimetrik bir halkla ilişkiler anlayışı içinde oldukları görülmüştür. Etkileşim ve diyaloğa açık bir iletişime olanak sağlaması beklenen yeni medyanın da bu geleneksel anlayış içinde uygulanmaya çalışıldığı sonucuna varılmıştır. Çalışmada kurum kültürü de bu çerçevede değerlendirilmiştir.Item Doğu Akdeni̇z’de Güvenli̇k ve Kıbrıs Adasının Stratejik Pozisyonu(Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2012-07-22) KESER, UlviTürkiye ve KKTC’nin mavi vatanı olan Doğu Akdeniz’in stratejik önemi, özellikle soğuk savaşın ertesinde uluslararası alanda ve bölgede meydana gelen hızlı politik-ekonomik gelişme ve değişimler nedeniyle daha da artmaktadır. Aynı şekilde stratejik konumuna bağlı olarak Türkiye’nin güvenlik bağlamında en hassas dengelerinden birisini oluşturan Kıbrıs adası başta İngiltere ve ABD olmak üzere Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve Avrupa Birliği ülkeleri açısından da stratejik ve askeri önemini korumaktadır. Bugün gelinen noktada özellikle Doğu Akdeniz merkezli olarak yaşanılan doğal gaz krizi, Arap Baharı ve Libya Operasyonu gibi hassas konular bölgeyi bir kere daha uluslararası kamuoyunun gündemine taşımış ve özellikle Doğu Akdeniz coğrafyasında Kıbrıs adasının stratejik önemini ön plana çıkartmıştır. Bütün bunların yanında bugün İngiltere, ABD, AB ülkeleri ve Birleşmiş Milletlere bağlı askeri güçler Kıbrıs’ta farklı nedenlerle de olsa görev başındadır. İskenderun Körfezi’ne doğru uzanan bir uçak gemisine benzetilen coğrafi özellikleriyle ada her dönem stratejik önem ve özelliğini korur. Bu çalışma kapsamında Doğu Akdeniz genelinde Kıbrıs eksenli olarak bölgenin stratejik önemi ve son dönem güvenlik durumu irdelenecektir.Item Powers of Theory: Capitalism, the State, and Democracy(Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2012-07-22) SAYIN, ÇağkanAynı kavrama yönelik birbirinden farklı ve uzlaşmaz görünen açıklamaların varlığı sosyal bilimleri bir yandan çok boyutlu kılarak zenginleştiren, diğer yandan da yarattığı karmaşa nedeniyle zaman zaman açmaza götüren bir özellik olsa gerek. Örneğin devlet, demokratik sorumluluklarından kaçınmaya eğilimli ve bireylerin demokratik süreçlerler/kurumlarla güçlendirilmesi yoluyla sınırlandırılması gereken bir yapı mı? Toplumdan ve iktisadi güçlerden özerk, bürokratik ve egemen bir örgüt mü? Ya da doğrudan kapitalistlerin denetiminde olan bir aygıt veya kapitalizmin yeniden üretilmesinin bir aracı mı? Daha da ötesi, devlet kavramı bu tanımlardan yalnızca birisine oturtulmak durumunda mı? Devlet olgusunun farklı yönlerini ön plana çıkartarak devleti, toplumu ve aralarındaki ilişkiyi anlamaya ve açıklamaya çalışan farklı kuramlar, aralarındaki uyuşmazlıklar giderilerek, bir meta-kuram çerçevesinde biraraya getirilebilir mi?Item Harmanlanmış Hizmet-İçi Eğitimin Öğretmen Görüşleri Doğrultusunda Değerlendirilmesi(Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2012-07-22) AYDIN, Cengiz HakanBu çalışma, Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde uygulanmakta olan harmanlanmış (blended) öğretmen eğitimine ilişkin katılımcı öğretmenlerin görüşlerine dayalı değerlendirme sonuçlarını içermektedir. Milli Eğitim Bakanlığı 2003 yılından bugüne, son yıllarda yaygın kabul gören öğretim stratejilerine derslerinde yer verirken teknolojiden nasıl yararlanabilecekleri konusunda öğretmenlerin bilgi ve becerilerini geliştirmeye yönelik bir hizmet-içi eğitim uygulaması gerçekleştirmektedir. Bu uygulama 2008 yılından itibaren harmanlanmış yapıda gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Bu eğitime katılan öğretmenlerin eğitime ilişkin görüşleri anket ve görüşmeler yoluyla toplanmıştır. Elde edilen veriler, öğretmenlerin genel olarak harmanlanmış öğrenmeye ilişkin olumlu düşündüklerini ancak eğitim içeriğinin yoğun olmasından dolayı zorlandıklarını ortaya koymuştur. Bu bulgular doğrultusunda uygulanmakta olan eğitimin geliştirilmesi ve yeni eğitimlere yol göstermesi için bir dizi öneri geliştirilmiştir.Item BİLİMSEL OKURYAZARLIK(Bilim ve Teknoloji, 2012-08-24) ÇİĞDEMOĞLU, CeyhanFen ve matematik alanları eğitimi yüksek öğretime geçişte özellikle temel bilimler ve mühendislik gibi alanların alt yapısını oluşturduğu için önemlidir. Son zamanlarda bilim ve teknolojideki yüksek ivmeli gelişmeler özellikle bu alanlardaki bilgi birikiminin ürünü olarak düşünülebilir. Bilimsel bilginin, teknoloji ile birlikte hızla ilerlemesinde;araştıran, sorgulayan, problemlere çözümler arayan bireylerin rolü yadsınamaz. Çağın gereksinimleri doğrultusunda bireyler yetiştirmeyi hedefleyen tüm öğretim kurumlarının temel amaçlarından biri de öğrencileri bilimsel okuryazar olarak yetiştirmektir. Genellikle modern toplumlarda bireylerin sadece belirli uzmanlık alanları dışında, bazı temel konularda akılcı yorumlar yapabilmesi de beklenir. Bybee (1997) ye göre bilimsel okuryazarlık, bilimsel bilgiyi kullanabilmeyi, problemleri tanımlayıp kanıta dayalı sonuçlar çıkararak dünyayı anlamayı ve insan faaliyetlerinin neden olduğu değişimler konusunda karar verebilmeyi gerektirir. Öğrencilerin doğal çevrelerinde karşılaştıkları olayları merak etmesi, bu olaylara karşı duyarlı olup uygun davranışlar sergilemesi, sorunlara akılcı çözümler bulabilmesi, bilgiye ulaşıp onu kullanmayı bilmesi, bilimsel okuryazar bireylerin özelliklerindendir. Örneğin bilimsel okuryazar olan bir birey, küresel ısınma, kanser, kök hücre, asit yağmurları, ve enerji kaynakları gibi konularda açıklamalarda bulunabilir, bilimsel bilgisi doğrultusunda yorumlar yapabilir. Aslında “bilimsel-okuryazarlık” toplumda çoğu zaman “genel kültür” olarak kullanılan kavramın bilimle ilgili olan kısmı olarak da açıklanabilir.Item Olayların Seyrini Suriye Halkının Son Sözü Belirleyecek(Bilim ve Teknoloji, 2012-10-19) GÜRSON, PoyrazSuriye konusundaki uluslararası bölünme, özünde gerekçelerini batının emperyalist kültürü ile doğu kültürü arasındaki niteliksek farklılıklara dayanan kültürel ve ahlaki bir bölünmedir. Dolayısıyla doğunun dostluk, barış ve hak değerleri batının çıkar ve çatışmalarıyla karşı karşıya kalırken, güvenlik konseyinde Suriye krizi konusunda doğan anlaşmazlığın Suriye'ye adil davranmanın uluslararası değerlere karşı zafer kazanmak olduğunun kanıtlaması ardından sömürgeci batı Suriye'ye yönelik vahşi davranışlarına hiçbir gerekçe bulamamıştır. Rusya, Çin ve Hindistan diyalog, barışçıl çözüm ve bağımsız ülkelerin içişlerine müdahaleyi reddetmeye dayalı ahlaki bir tutum sergilerken ABD, İngiltere, Fransa, Almanya çıkarlardan yana tavır almış, güç kullanımını ve tek taraflı desteği çözüm kapısı olarak görmüştür.Item GOVERNANCE AND PARTICIPATION IN CAMILI BIOSPHERE RESERVE(International Journal of Information Technology and Business Management, 2012-10-29) GÜNEŞ, GülCamili Biosphere Reserve surrounded by Karcal Mountains was one of the pilot sites of the ―Biodiversity and Natural Resources Management Project‖ implemented by the Ministry of Environment and Forestry. The first steps of development and implementation of participatory management plans and effective governance mechanisms for protected areas in Turkey were taken during this project. In this article, the important role of participatory management and effective governance structures in protected areas are emphasized based on the participatory management planning and governance process implemented in Camili Biosphere Reserve. The experiences gained, and the current state of the protected area is discussed and suggestions are made.Item Çifte Hareket: AB'nin Düşüşü ve Türkiye için Artan Önemi(Bilim ve Teknoloji, 2013-01-18) TEMEL, Bülent13. senesine girdiğimiz 2000'ler hem AB hem de Türkiye için önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönem olmaktadır. Kısa bir süre önce Nobel Barış Ödülü’yle de tescillendiği üzere, uzun bir uluslararası çatışma tarihine sahip olan bir kıtadaki iyi niyetli ve yapıcı bir proje olan Avrupa Birliği 62. yılında1 düşündürücü bir ekonomik krizden geçmektedir. Bir bütün olarak birliğin ekonomisi beş senedir yerinde sayarken kamu açığı oranı toplam gelirin %4.4’üne ulaşmış,2 işsiz sayısı ise 16 milyondan 26 milyona çıkmıştır.3 Farklı kültür ve özelliklerdeki ulusal sistemlerden bir birleşik ekonomi inşa etmenin zorluklarının farkına varmakta olan birlik özellikle Akdenizli üyelerindeki halk ayaklanmalarıyla çalkalanırken bu ülkelerin siyasi liderleri de bir yandan seçmenlerini yatıştırmaya çalışmakta diğer yandan da ülkelerinin birliğe duydukları sadakatın sınırlarını sorgulamaktadır. Kimi yorumcuların AB projesinin varlığını tehdit ettiğini öne sürdükleri mevcut krizin temel nedeni ise ekonomik değil kültüreldir.4 AB lokomotif ekonomisi olan Almanya’nın endüstriyel kültürünü yansıtacak şekilde, yürürlüğe sokulan mekanizmaların amaçlarına uygun çalışacakları varsayımı üzerine inşa edilmiş bir kurumdur. İşbirliğine dayalı bir konfederasyon olmanın ötesine gitmekten kaçınan AB’de üyelerinin birliğin himayesine güvenerek sorumsuzca davranmalarını engelleyici bir dizi önlem alınmıştır. Bunlardan birisi merkez bankalarının geleneksel rollerinden birisi olan son çare kreditörlüğünün Avrupa Merkez Bankası’na verilmemiş olması, bir diğeri ise tüm Avro bölgesini temsil eden bir ortak tahvilin ihraç edilmeyişidir. Üye ülkelerin borçlanma iştahlarını sınırlayarak ulusal borç sorunlarını birliğe yıkmalarını önleme amacıyla düşünülen bu fikirlerin uygulamadaki sonuçlarının ise birliğin güney üyelerinde kuzeydekilerden farklı olduğu görülmektedir. Yunanistan, İtalya, Portekiz ve İspanya’daki hükümetler AB üyeliklerinin ortaya çıkardığı parasal genişleme imkanlarından seçici olmaksızın faydalanmışlar, ancak bu fonları üretime yönelik yatırımlara yeterince kanalize etmemeleri nedeniyle hem kendi ekonomilerini hem de AB ekonomisini bugünkü borç krizine taşımışlardır.Item NEDEN OKUMUYORUZ?(Bilim ve Teknoloji, 2013-01-25) KESER, UlviBüyük devlet olma bağlamında siyasi, coğrafi, kültürel, tarihi geçmişimizle dünyanın sayılı ülkeleri arasındayız. Bilgi ve teknoloji çağında imkânlar dünle mukayese edilemeyecek kadar geniş ve yaygın. Bilgiye ulaşmak son derece kolay, halk kütüphanelerinden üniversite araştırma merkezlerine, ihtisas kütüphanelerine kadar her yer “bilgiye aç” insanların hizmetinde; ancak Milli Kütüphane’nin salonlarını genellikle üniversiteye hazırlananlarla sınavlara çalışan öğrenciler dolduruyor. Dünyanın en zengin arşiv, kütüphane ve kaynaklarına ise neredeyse hiç kimse bakmıyor. Bugün gelinen noktada Sayın Turgut Özakman’ın Çanakkale Diriliş Üçlemesi gibi birkaç kitap dışında kitaplar sadece 5.000 basıyor, yıllar sonra aradığınız kitabı hala kitapçılarda bulabiliyorsunuz. Öğrenci yorgun, bezgin, isteksiz; öğretici ve aileler okumanın sadece “boş zamanlarda” yapılacağı gibi bir kanaate sahip.Item ORTAÇAĞ MÜLKİYET ÖĞRETİSİ: İNSANOĞLU MÜLKİYETİ: KÖLELİK(İz Dergisi, 2013-02-01) UTKU, M. KemalHer ne kadar köleliğe ilişkin ilk Hıristiyanların tutumunu tam bilmiyorsak ta, genel olarak teori ve pratikte Hıristiyanlığın kölelik kurumuna karşı çıkmadığını söyleyebiliriz. Essenelilerin köleliği lanetlediğini biliyoruz ancak Kilisenin bu kurumun yasal olarak Orta Çağa kadar sürmesine ses çıkarmadığı da bir gerçektir. Kölelik Hıristiyanlığın kabul ettiği ve değiştirmek için hiçbir çaba göstermediği, adeta eşya hukukunun ve devlet düzeninin bir parçası olarak kalmış ve devletin ahlaki güvencesiyle daha da güçlenmiştir ( Kautsky, 1925, 412). Çoğu Hıristiyan düşünüre göre köleye sahip olma hakkı diğer tüm yasalar gibi gerekli olup, ortadan kaldırılıncaya değin Tanrının var olmasına müsaade ettiği bir kurum olarak kalmıştır. Kilise hiç şüphesiz Hıristiyan idealleri olduğu varsayılan içsel özgürlük ve eşitliğin kölelik kurumuyla tamamen tutarsız olduğunun bilincindeydi ancak yine de bu kurumla uzlaşmış ve sosyal yapıda değişiklik yapmamayı tercih etmiştir.Item MARE NOSTRUM; UYGARLIĞIN MERKEZİ-I(Bilim ve Teknoloji, 2013-04-12) KESER, UlviMısırlılardan günümüze kadar gelen, Roma İmparatorluğu’nun büyüme döneminde sıkça kullanılan ve özellikle İkinci Dünya Savaşı sürecinde Adolf Hitler’in izinden giden Benito Amilcare Andrea Mussolini’nin yayılmacı politikasını Mare Nostrum’la süsleyip 20. yüzyılın İtalya’nın yılı olacağını hayal etmesiyle ön plana çıkan “Bizim Deniz” ifadesi kadar dünya uygarlık tarihini, siyasetini ve bugününü meşgul eden bir başka ifade neredeyse söz konusu değildir.Item MARE NOSTRUM; UYGARLIĞIN MERKEZİ-II(Bilim ve Teknoloji, 2013-04-19) KESER, UlviDünyanın Yedi Harikası olarak bilinen Keops Piramidi, Babil’in Asma Bahçeleri, Zeus Heykeli, Rodos Heykeli, İskenderiye Feneri, Halikarnas Mozolesi (Bodrum), Artemis Tapınağı (Efes) gibi muazzam yapıların tamamına ev sahipliği yapan, Ashab-ı Kehf olarak da bilinen Yedi Uyuyanlar Efsanesi’nin dünyada görüldüğü yerlerin (Afşin, Tarsus, Selçuk, Lice, Karakum/KKTC, Mısır vb) tamamının Akdeniz coğrafyasında bulunduğu, mitolojide Homeros’un “birçok doruğu olan, bulutların altında tanrıların havayı soludukları yer” dediği Olimpos adı verilen tanrıların evinin Kıbrıs ve Yunanistan dışında Anadolu coğrafyasında başta Beydağları ve Kaz (İda) Dağları olmak üzere 20’den fazla yerde olduğu göz önüne alınacak olursa, tarihin babası Herodot’un bir Akdenizli olduğu, Halikarnas Balıkçısı olarak bilinen Türk edebiyatının en büyük Akdeniz yazarlarından Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın Bodrum’a adını veren Halikarnasos’la aynı havayı soluduğu hatırlanırsa Akdeniz’in yerelle evrenseli kucakladığı görülecektir.Item TÜRKİYE KIRSALINDA KADIN(Atılım Üniversitesi Kütüphanesi E-Bülten, 2013-07-18) GÜNEŞ, GülKadınlar, Türkiye nüfusunun yarısını oluşturmaktalar. On yılı aşkın bir süredir gerek Türkiye gerekse yurtdışı kırsalında gerçekleşen saha çalışmalarım aracılığıyla, bana göre kırsal alanların en değerli varlıkları olan kadınlara ilişkin değişik fotoğraflar çekiyorum. Bu sayede kırsal kadının özelliklerini daha iyi anlama ve yerinde gözlemler yapabilme imkanı da yakalıyorum. Söz konusu deneyimlerimi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle Türkiye kırsalında kadını anlatan fotoğraf kareleri eşliğinde siz değerli okurlarla paylaşmayı istedim.Item KÜRESEL ISINMA VE KARBON AYAK İZİMİZ(Bilim ve Teknoloji, 2013-07-19) BİRKAN, İbrahimSon yıllarda global anlamda en çok tartışılan konuların başında iklim değişikliği ve küresel ısınma yer almaktadır. Küresel ısınmanın başlıca sorumlusu atmosferdeki sera etkisine yol açan gazların oranındaki çok hızlı artıştır. Sera etkisi yaratan gazların başında fosil yakıtların (petrol, kömür, doğalgaz) kullanılmasıyla atmosfere yayılan karbondioksit (CO2) gazı gelmektedir.Item EKONOMİK VE FİNANSAL KRİZLER DÜNYASINDA KISA BİR GEZİNTİ(Bilim ve Teknoloji, 2013-08-02) SÖNMEZ, Sinanİlk ekonomik ve/veya finansal kriz nerede ve hangi tarihte patlak verdi? Yakın tarihlerde yayımlanan ilginç bir makalede , ilk krizin İngiltere’de 1340 yılında ortaya çıktığı belirtilmektedir. Bu tarihten 18. yüzyılın sonuna uzanan zaman diliminde Avusturya, Fransa, İngiltere, İspanya, Portekiz ve Prusya’da yaşanan toplam 20 krizden 19’u dış borçtan kaynaklanmıştır. Fransa (8) ve İspanya (6) krizlerin sıklıkla görüldüğü ülkeler olarak ön plana çıkmaktadır. Özellikle son iki yüzyıla krizler damgasını vurmuştur. 2007 Sonbaharı’nda belirmeye başlayan ve 2008’de somutlaşan son küresel krize gelmeden önce, geçmişteki sarsıcı etkiler yaratmış krizlerden bir bölümüne kısaca göz atalım.Item SUDAKİ AYAK İZİMİZ(Bilim ve Teknoloji, 2013-09-13) BİRKAN, İbrahimSu’yun hayat anlamına gelmesine rağmen önemi maalesef halen yeterince anlaşılmış değil. Su denilince genellikle çok bulunan ve oldukça değersiz bir ticari mal akla gelmektedir. Halk arasındaki “sudan ucuz” kavramı da buradan kaynaklanmaktadır. Bu ciddi bir yanılgı. Dünyamıza uzaktan baktığımızda üçte ikisi su ile kaplı, su zengini bir gezegen görüyoruz. Halbuki dünyadaki su rezervinin sadece %3’ü tatlı su. Tatlı su kaynaklarının yaklaşık %80’i kutuplarda ve yeraltında bulunmaktadır. Bir devr-i daim içinde seyreden içme suyu miktarı ise sadece %1’lik seviyede bulunmaktadır.