Graduate School of Social Sciences
Permanent URI for this community
Browse
Browsing Graduate School of Social Sciences by Issue Date
Now showing 1 - 20 of 593
Results Per Page
Sort Options
Item TÜRK DEVLET MUHASEBE SİSTEMİNİN TEKDÜZEN MUHASEBE SİSTEMİ İLE UYUMLAŞTIRILMASI(2009-07-26) YAR, Cemre Eda; ÖRTEN, RemziGeçmiş yıllarda ülkemizde devlet muhasebesi alanında yaşanan en büyük sorun uygulamadaki dağınıklıktır. Devlet kapsamındaki birimlerde muhasebe sistemleri birbirinden farklı olarak hazırlanmış, kurumlar arası karşılaştırma yapma olanağı sağlanamamış, sadece bütçede yer alan gelir ve giderler izlenmiş, ihtiyacı olanlara zamanında ve doğru bilgi sunulamamıştır. Yukarıda belirtildiği gibi pek çok konuda yetersiz kalan ve uygulama sorunlarına sebep olan Nakit Esaslı Devlet Muhasebesi, ülkemizde uzun yıllar uygulanmış beklentileri karşılamakta yetersiz kaldığı için yeniden yapılandırılması gereği ön plana çıkmıştır. Bu kapsamda, 1995 yılında ilk çalışmalarına başlanan ve 2006 yılında tüm idarelerde uygulanmaya başlanan Nakit Esaslı Devlet Muhasebesi Sistemi’nden tam anlamıyla vazgeçilmeyerek Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi Sistemi ile birarada yürütülebilen bir muhasebe sistemi oluşturulmuştur. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 2006 yılında tüm maddeleriyle yürürlüğe girmesiyle birlikte mali sistemin birçok alanında değişim meydana gelmiş, mali şeffaflık ve hesap verilebilirlik sağlanmış ve devlet muhasebesinde tekdüzelik sağlanarak ortak standartlar ve kurallar oluşturulmuştur. Bu çalışma, ülkemizde mali saydamlık ve hesap verilebilirlik açısından atılan en önemli adımlardan biri olan devlet muhasebe sisteminde Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi Sistemi’ne geçiş ile Tekdüzen muhasebe sisteminin oluşturulması sonucu söz konusu muhasebe sisteminin sağlayacağı faydaların ve uluslararası standartlar çerçevesinde yeniden yapılandırılmasının önemi üzerine kurulmuştur.Item İŞLETMELERDE YÖNETİCİLERİN KARAR VERME SÜRECİ VE BU SÜREÇTE BİLİŞİM SİSTEMLERİNİN KULLANIMI : ANKARA İLİ ÖRNEĞİ(2010-01-27) KOÇOĞLU, Ercan; TAN, AyhanKarar verme, çeşitli seçenekler arasında seçim yapma durumunda olan kişileri ve kararın sonuçlarının etkilediği herkesi ilgilendiren bir süreçtir. Yöneticilikte ise karar verme, organizasyonların etkinliği ve verimliliğini etkilediği için oldukça önemlidir. Günümüz işletmeleri karar verme süreçlerinde faaliyetlerini etkileyecek çok çeşitli değişken ve parametreleri göz önüne almak zorundadırlar. Yaşadığımız zamanda bazen bir yöneticinin sadece kendi bilgi ve tecrübelerine göre karar vermesi işletmeleri geri dönülmez zararlara uğratabilir. Yöneticilerin rasyonel kararlar verebilmesi ancak onların doğru ve sağlam temeller üzerine oturtulmuş, doğru ve güvenilir bilgiye sahip olmasıyla özdeştir. Bilgi, hızla değişen küresel rekabet ortamında en önemli stratejik silah konumundadır. Bu araştırmada kaynağı üretmede ve yönetmede etkili olan bilişim sistemleri kullanımının karar verme sürecinde etkisi tespit edilmeye çalışılmış ve yöneticilerin karar verme süreci üzerindeki rolü ortaya konulmuştur. İşletmelerde yöneticilerin karar verme süreci ve bu süreçte bilişim sistemleri kullanımı ile ilgili araştırmada karar verme süreci ile bu süreçte bilişim sistemlerinin kullanımı arasındaki ilişki çeşitli değişkenler açısından değerlendirilmiştir. Araştırma anketleri, Ankara ili sınırları içerisindeki değişik işletmelerde görev yapan 456 yöneticiye uygulanmış ve 414 tanesi değerlendirilmeye alınmıştır. Araştırmada, elde edilen bulgular tartışılmış ve bazı önerilerde bulunulmuştur.Item TİCARİ KREDİ TALEBİ DEĞERLENDİRME SIRASINDA BANKALAR TARAFINDAN YAPILAN MALİ ANALİZ ÇALIŞMALARI VE BİLANÇO AKTARMA-ARINDIRMA POLİTİKALARI(2010-01-27) ACER, Ali; BAYIRLI, RıdvanÇeşitli nedenlerle kredi ihtiyacı olan işletmeler, bankalar tarafından belirli bir kredi analizi sürecinin ardından kredi kullanmaktadır. Bankalarda ticari kredi değerleme uygulamalarının en önemli süreçlerinden biri, kredi talep eden firmalar için yapılan mali analiz ve istihbarat çalışmalarıdır. Mali analiz ve istihbarat; kredi talebinde bulunan firmanın karakteri, kapasitesi, likiditesi, mali durumu, kârlılığı, borç ödeme gücü ve sektörel faaliyetleri hakkında edinilen bilgiler aracılığı ile firmanın kredibil olup olmadığını tespit etmek için yapılan çalışmaların tamamıdır. Bankalar firmaları kredilendirirken; güvence, likidite ve kârlılık temel prensiplerine göre hareket etmekte ve bu prensipler doğrultusunda kredinin geri ödeme koşulları, miktarı, vadesi, teminat yapısı ve fiyatlama konularında müşteri ihtiyaçlarının doğru tespit edilmesi gerekmektedir. Bankalar bu tür uygulamalarla olası risklerin hafifletilmesini amaçlamaktadır. Bu nedenle kredilendirme sürecinde önemli bir yer tutan mali analiz çalışmaları için mali tabloların gerçeği yansıtması son derece önemlidir. Çalışmada bankalar tarafından yapılan mali analiz çalışmaları ve mali tablolarda yapılan aktarma-arındırma işlemleri grup firması olarak tasarlanan 2 işletme esas alınarak yapılmıştır. Mali Tablolar üzerinde yapılan aktarma-arındırma işlemlerinin oran (rasyo) analizi ve mali yorumlar üzerindeki etkisi anlatılmıştır.Item IRAK’IN KUZEYİNDE KURULMASI MUHTEMEL KÜRT DEVLETİNİN TÜRKİYE’YE ETKİLERİ(2010-04-22) ÖZMEN, Uğur; BİLGİÇ, VeyselTarihsel gelişim ve değişim seyirleri incelendiğinde, dünya siyasal konjonktürünün aktörler ve dinamikler çerçevesinde şekil değiştirdiği, şahit olunan bir olgudur. Yakın geçmişe bakıldığında böylesi bir niteliksel değişimin Soğuk Savaşın sona ermesi ile yaşandığı bilinmektedir. Bu düşünceden hareketle, ABD’nin Irak’ı işgali ile hızlanan ve bölgenin yapısının değişimini beraberinde getiren bir Kürt devletinin kurulmasına yönelik gelişmelerin, Türkiye açısından taşıdığı önemi ve muhtemel etkilerini hesaplamaya yönelik bir çalışma yapma gereği hissedilmiştir. Tezin “Kuramsal Çerçeve” kısmında konunun çok boyutluluğuna paralel olarak birçok etmenin incelenmesine çalışılmıştır. Bu bağlamda genelde Ortadoğu’nun özelde ise Irak’ın mevcut zenginlikleri ve konumundan kaynaklanan öneminden dolayı uzun bir süreden beri sürekli kargaşa içerisinde olduğu, tarihsel arka plan ile beraber verilmeye çalışılmıştır. Tezin ana konusu olan bölgede muhtemel bir Kürt devletinin kurulmasının Türkiye’ye etkileri konusu ise “Beşinci Bölümde” çeşitli kuruluşlarının yaptığı araştırmalar da dikkate alınarak birçok uzman ve akademisyen tarafından ileri sürülen görüşler çerçevesinde açıklığa kavuşturulmaya çalışılmıştır. Ayrıca bu bölümde, Irak’ın kuzeyindeki mevcut Kürt yapılanması ile Terör Örgütü PKK’nın eylem ve ilişki seyrine de bakılarak, önümüzdeki süreçte muhtemel gelişmelerin Türkiye’ye etkileri ortaya konmuştur. Sonuç kısmında ise konunun genel bir toparlaması yapılmış ve Irak’ın kuzeyinde milli menfaatlerimize ters düşen bağımsız bir Kürt devletinin kurulması başta olmak üzere PKK’nın burada barınmasına mutlak surette müdahale edilmesi gerektiği ifade edilmiştir.Item TÜRKİYE’DEN GEÇEN VE GEÇMESİ PLANLANAN ENERJİ YOLLARI VE BU ENERJİ YOLLARININ TÜRK DIŞ POLİTİKASINA ETKİLERİ(2010-04-22) KORKMAZGÖZ, İhsan; BAŞAK, CengizSanayileşmenin artmasına bağlı olarak, 20. yüzyılda olduğu gibi, 21. yüzyılda da dünyanın gelişmiş ekonomilerinin en büyük itici gücünün enerji kaynakları olacağı kesindir. Teknolojik gelişmelerin ışığında, insanoğlunun ihtiyaç önceliklerinin değişerek daha üst seviyelere çıkması, bizleri bu enerji kaynaklarına bir nevi bağımlı duruma getirmiştir. Bu bağlamda, günümüzde enerji elde etmek amacıyla kullanılan kaynaklar arasında petrol ve doğalgazın tüketim açısından diğerlerinden daha öncelikli bir konuma yükseldiği görülmektedir. Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla birlikte Kafkas ve Orta Asya Cumhuriyetleri, varolan zenginlikleriyle birlikte bağımsızlıklarını kazanmışlar ve yenidünya sisteminin güç mücadelesine sahne olmuşlardır. Bu güç mücadeleleri içinde Hazar Bölgesi, içerdiği petrol zenginlikleri açısından 21. yüzyılın enerji üretiminin odak noktası olarak görülmektedir. Hazar Bölgesi petrol ve doğalgazının uluslararası piyasaya taşınması için yapılacak boru hatları güzergâhları bağlamında verilmekte olan mücadelenin özünde bölgedeki kaynakların geliştirilmesi ve 21. yüzyılda Batı’nın körfez petrolüne bağımlılığının azaltılması yatmaktadır. Ayrıca, ikmal güvenliğini sağlamada Avrasya’daki enerji kaynakları üzerinde Rusya’nın tekelini kırma da yer almaktadır. Çok farklı rotaların öngörüldüğü stratejiler arasında Batı için esas olan enerji güvenliği, ABD açısından çoklu boru hatları, şirketler için ise güvenli geçiş noktalarının tercih edilmesi iken; Rusya için Sovyetler Birliği dönemi enerji nakil hatlarının revize edilmesiyle birlikte tekrar kullanıma sokulması şeklindedir. Hazar Bölgesinde en önemli kültürel etki ve siyasi güç sahibi ülke Türkiye’dir. Türkiye, Türk Cumhuriyetleri ile olan kültürel ve ekonomik ilişkilerini geliştirmenin kendisine getireceği yararların farkındadır. Bölgedeki kritik gelişmeleri yakından izleme, akılcı çözümler üretme, jeopolitik gücünü yerinde ve zamanında kullanma, orta ve uzun vadeli stratejiler oluşturma gibi beceriler geliştirip, uygulayabilen bir Türkiye’nin etkinliğini Hazar Havzası ülkeleri başta olmak üzere diğer çevre ülkelerinin de yararına olacak şekilde artırması kaçınılmazdır.Item STRATEJİK YÖNETİM VE KAMU SEKTÖRÜ UYGULAMALARINA YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA(2010-04-22) UÇAR, Nuh Mehmet; ÜLKER, Halil İbrahimKamu yönetiminde süre gelen sorunların aşılmasını sağlamak amacı ile uzun yıllardır devam eden idari ve mali reform arayışları neticesinde, özel sektör kaynaklı stratejik yönetim tekniği kamu kurumlarında uygulamaya geçirilmiştir. Kamu örgütlerinde stratejik yönetimin başarısı, yönetimin sahiplenmesi ve desteği, insan kaynağının iyi yönetilmesi, idari kapasitenin ve örgütsel yapını geliştirilmesi ile mümkün olabilecektir. Stratejik yönetimin kamu sektöründe uygulanmasının incelenmesi amacı ile bir alan araştırması yapılmış, örneklem olarak belirlenen 10 kamu kurumunun Strateji Geliştirme Birimlerinde çalışanların, stratejik planlama, performans esaslı bütçeleme, iç kontrol, yönetim bilgi sistemleri, raporlama, örgütsel yapı ve idari kapasite hakkında görüş ve düşünceleri alınmıştır. Çalışmanın birinci bölümünde, strateji, plan, planlama ve türleri genel bir inceleme konusu olarak ele alınmıştır. Ġkinci bölümde, stratejik yönetimin tanımı, özellikleri, yararları, bazı kavramlarla ilişkisi, kullanılan analiz teknikleri ve özel sektörde stratejik yönetimin aşamaları incelenmiştir. Üçüncü bölümde, kamu yönetiminde sorunlar, reform çalışmaları, kamu sektöründe stratejik yönetimin gelişimi ile DPT stratejik planlama ve yönetim süreci ayrıntılı olarak incelenmiştir. Bununla birlikte stratejik yönetimin uygulanması, performans esaslı bütçeleme ve iç kontrol faaliyetleri ele alınmıştır. Stratejik yönetim sürecinde insan kaynakları, örgüt kültürü ve yapısı, liderlik ve motivasyonun önemi üzerinde durulmuştur. Dördüncü bölümde, stratejik yönetimin kamu sektöründe uygulanmasını incelemek ve değerlendirmek amacıyla 10 kamu kurumunun Strateji Geliştirme Birimlerinde uygulanan anketin sonuçları değerlendirilmiştir.Item Strategies to Overcome Challenges in Technical Translation(2010-07-26) TEKİR, Ümit; AKSOY, N. BerrinWith globalization the translation of technical texts gained an importance. Translation of technical texts require deep knowledge about the subject matter since both in the source and target text a specialized language is used. Specialized language necessitates a competency in terminology and a number of strategies can be used by the translators to overcome the challenges that may arise during the process of translation. The purpose of this thesis is to put forth the strategies that can be employed in technical translation to overcome the challenges with providing an outline both from the history of technical translation and from the theories reletad to translation. Special importance is given to the characteristics of technical texts, to the language used in these texts and to their text types. Functionalist Approaches are considered to be important in technical translation for achieving a functional result and three sample texts with their translations are analyzed within the scope of functionalist approaches. Strategies like borrowing, particularization, description and establishing equivalances in the target language are identified in the translations of the sample texts.Item HASTA GÜVENLİĞİ UYGULAMALARINDAN, SPEAK UP PROGRAMI, HASTANIN TEŞHİS, TEDAVİ VE BAKIM SÜREÇLERİNE KATILIMININ İNCELENMESİNE YÖNELİK ALAN ÇALIŞMASI(2010-07-26) SEVİM, Özlem Füsun; TENGİLİMOĞLU, DilaverHasta güvenliği uygulamalarında, en dikkat çeken konulardan biri de hastanın kendi bakım süreçlerine katılımının sağlanmasıdır. Sağlık sistemlerindeki değişimler, gelişen tıp teknolojisi, önlenebilir hataların bu gelişmelere rağmen istenilen seviyeye düşürülememesi, hasta hakları ve bu yüzden sağlık personellerine açılan davalar sonucu; “hastaların tıbbi karar sürecine katılması” önem kazanan bir alan olarak ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada, hastaların kendi tedavilerinin ne kadarına katılabildikleri, bu katılımlarda karşılaştıkları sorunlar ve alınabilecek önlemler belirlenmeye çalışılmıştır. Joint Commission International’ın geliştirdiği Speak Up programına ait broşürler, Türkçeye çevrilmiştir. Broşürlerin içeriklerini yansıtan kırk altı soruluk bir anket hazırlanarak, bir özel hastanede dört yüz hastaya uygulanmıştır. On bir adımdan oluşan Speak Up programının bu çalışmada on adımı uygulamaya alınmıştır. Elde edilen verilere göre, hastaların özellikle, sağlık kurumu seçerken, doktor seçiminde, ameliyat kararı verirken, eczanelerden ilaç alırken, çocukları hastalandığında çok daha fazla katılım sağladıkları belirlenirken, hastaların, organ bağışı konusunda, hasta haklarının bilinmesinde, sağlık personelinin ters ya da olumsuz davranışında, el hijyeni konusunda, doktorların verdikleri bilgileri anlayamadıklarında, tedavilerden memnun kalmadıklarında katılım konusunda çok daha pasif rol oynadıkları belirlenmiştir. Hekim – hasta ilişkisinde farklı bir etkileşim yapısına sahip olan Speak Up programı, tıbbi kararların paylaşımı sürecinde yararlı olacaktır.Item ORTA DOĞU’DA İSLAMIN SİYASALLAŞMASI VE DEMOKRASİ(2010-07-27) OKUR, Ayşe Işıl; BAL, İdrisCoğrafi konumu ve siyasi kimliği ile Orta Doğu, tarih boyunca savaşların, çatışmaların, dinlerin, petrolün ve zenginliğin merkezi olmuştur. Bölge, jeopolitik ve jeostratejik öneminden dolayı güçlü ülkelerin yayılmacı politikalarına hedef olmuştur. Dünyada yaşanan değişmeler ve gelişmeler, bölgeyi etkisi altına almıştır. Orta Doğu, tarih içerisinde demokratikleşme için bazı fırsatlar elde etmiştir. Ancak bölgede varlığını sürdüren otoriter rejimler, yaşanan sosyo-ekonomik sıkıntılar bu fırsatların değerlendirilememesine neden olmuştur. Bölge ülkeleri yaşadıkları sorunlardan çoğu zaman güçlü devletleri sorumlu tutmuştur. Orta Doğu’da belirledikleri amaçlara ulaşmak isteyen kesimler, dini, ideolojik bir faktör olarak göstermişlerdir. Yaşanan kargaşalar, işgal altındaki toplumların isyanları, hem bölgede hem de uluslararası arenada ses getirmiştir. Bölgede yaşanan gerginlikleri lehine çevirmek isteyen gruplar, zaman içerisinde dini politize etmeye başlamıştır. Dinin çıkarlara göre yorumlanması, bu olgunun radikalleşmesine zemin hazırlamıştır.Item ESNEK ÜRETİM SİSTEMLERİ VE ÜRETİM İŞLETMELERİNDE UYGULANMASI İLE İLGİLİ ALAN ARAŞTIRMASI(2010-07-27) DELİKAN, Hakan; AK, SalihBu tez çalışmasında esnek üretim sistemlerinin özellikleri ve diğer üretim sistemleri içindeki yeri incelenmiştir. Esnek üretim sistemlerinin Nuh’un Ankara Makarnası A.Ş. ile Antgıda A.Ş.’ de nasıl uygulandığı ve işletmelere sağladığı ekonomik, teknik, ticari katkıları ve verimliliğe olan etkisi değerlendirilmiştir. İncelemede yapılandırılmış görüşme ve anket çalışmaları yapılmıştır. Görüşmeler yapılandırılmış şekilde işletmelerin üretim müdürleri ile yapılmıştır. Anket çalışmaları işletmelerin üretimle ilgili olan üst yöneticileri ve işgörenleri ile yapılmıştır. Ayrıca işletmelerin üretim, satış ve ihracat raporları incelenmiştir. Alan araştırması için seçilen işletmeler esnek üretim sistemleri üzerinde az çalışılmış olan gıda sektöründen seçilmiş ve örneklem seçimi araştırma kolaylığı sağlayan büyük işletmelerle yürütülmüştür. Esnek üretim sistemi uygulamalarıyla, incelenen işletmelerde teknoloji ve bilgisayar kullanım düzeyleri en üst seviyelere çıkmış, üründe çeşitliliğin sağlanmasında, üretim verimliliklerinin artmasında, müşteri odaklı üretimde, enerji tasarruflarında, rekabet gücünün artmasında, pazar payının yükselmesinde, maliyet avantajlarında ve diğer faktörlerde olumlu etkileri olmuştur. Araştırma yapılan işletmelerde yeni teknolojilerin kullanılması ile işgören sayısı toplamda azalmış ve uzman işgören sayısı artmıştır. İşletmelerin uygulamada yatırım maliyetlerinin yüksek olduğu görülmüştür. Esnek üretim sistemlerinin rekabette avantaj elde etmek, müşterilerinin isteklerine hızlı cevap vermek, üretimde verimlilik elde etmek, devamlılıklarını sağlamak ve uluslar arası pazarlarda yer almak isteyen işletmeler için büyük önem taşıdığı sonucuna varılmıştır.Item TÜRKİYE’NİN ORTA ASYA’ DAKİ TÜRK DEVLETLERİ POLİTİKASI ÜZERİNDEKİ RUS POLİTİKASININ ETKİSİ(2010-07-27) KILIÇBEYLEROĞLU, Buğra; BAŞAK, CengizOrta Asya tarihin başından beri Türk topluluklarının ana vatanı olma özelliğini korumuştur. Çeşitli zamanlarda belli devletlerin saldırısı ve hâkimiyetine geçmiştir. Bu tezde Türkiye'nin Orta Asya Türkleri ile olan ilişkileri dikkate alınacaktır. Türkiye kökenlerini Orta Asya‟dan almış bir devlettir. Tarih boyunca da kesintilere de maruz kaldıysa da ilişkilerini büyüklü küçüklü ölçülerde sürdürmeye devam etmektedir. Soğuk Savaş öncesi dönemlerde olsun soğuk savaş sırasında olsun ya da sonrasında ilişkiler duraksasa da kesilmemiştir. Tabi bu ilişkilerin seyrini etkileyen bir takım politikalardan da söz etmek mümkündür. Özellikle bölgede büyük devletlerin politik çekişmeleri yaşanmıştır. Rusya bölge üzerinde kültürel açıdan olsun, ekonomik açıdan olsun ya da askeri açıdan olsun hala başat etkisini korumaktadır. Rus politikalarına karşı duruşları değiştiren ya da belirleyen bölgesel aktörler kendileri için doğru olana en yakın siyaseti izlemeye çalışmıştır. Afganistan, Ġran, Suudi Arabistan ve Türkiye‟yi bu aktörler içinde saymak mümkündür. Rusya‟nın bu politikalar üzerindeki etmen olma faktörü çok kutuplu dönemde bir süper güç olmasının dışında en yakın geçmişte Orta Asya'da siyasi birliği sağlayan son devlet olmasından da kaynaklanmaktadır. Böylece bölge bu döneminde Rusya‟nın isteklerine göre şekillenmiş bir yapıya sahiptir. Rusya‟nın yakın dönem çıkarları içinde hala önemini koruyan Orta Asya hem Rusya‟nın güneyinde çok geniş sınırlarla komşu olmasıyla, enerji kaynakları açısından zenginliğiyle ve geçmişte yerleşmiş ve hala Orta Asya'da bulunan en kalabalık azınlık nüfusuyla bölgeyle olan ilişkilerini kesintisiz bir biçimde devam ettirmektedir. Bu durumlar da göz önünde bulundurulduğunda Rusya Türkiye'nin Orta Asya politikası üzerindeki belirleyici rolünü hala korumaktadır. Bu çalışmada bu etki üzerinde Türkiye‟nin konumu incelenmiştir.Item ALANDAKİLERİN BAKIŞ AÇISIYLA TÜRK KAMU YÖNETİMİNDE İÇ DENETİM(2010-07-27) DEMİR, Mustafa; SELÇUK, Fatma ÜlküTürk kamu yönetimine uluslararası standartlara sahip bir anlayışla, kamu idarelerinin çalışmalarına değer katmak ve geliştirmek amacıyla kaynakların etkililik, ekonomiklik ve verimlilik esaslarına göre yönetilip yönetilmediğini değerlendirme ve üst yöneticiye danışmanlık hizmeti sunma öngörüsüyle Avrupa Birliğine uyum sürecinde 2003 tarihinde çıkarılan 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile iç denetim sistemi getirilmiştir. Getirilen iç denetim sisteminin kamu kurumlarına ne tür bir katkı sağladığı, geleneksel denetim anlayışından hangi yönleriyle ayrıldığı, 2010 yılı itibariyle iç denetimin geldiği nokta ve iç denetçilerin kamu idarelerinde karşılaştıkları sorunlar ve çözüm önerileri tezin ana konusudur. Alandakilerin bakış açılarıyla bu konuları araştırmak üzere hazırlanan bu çalışmada, literatür taramasının yanında iç denetçiler ve bu alanda yetkili olan üst düzey yöneticilerle derinlemesine mülakatlar yapılmış, Türk kamu yönetiminde iç denetim uygulaması farklı yönleriyle irdelenmiştir.Item AYDINLANMA - KEMALİZM - MODERN CUMHURİYET(2010-12-27) BIDAK, Ali Rıza; ÜLKER, Halil İbrahimÇözülen ve çöken bir imparatorluktan ulus devlete doğru giden bir süreç vardır. Osmanlı aydınları imparatorluğun çözülüşünü görmektedir. Ortaya koydukları çözümler imparatorluğun sistemi içinde ve onu ayakta tutmaya yöneliktir. Bu çabalarda aydınlanmanın etkileri görülmektedir. Modernleştirici uygulamalarda söz konusudur. Fakat bu çözüm çabaları yıkılması engellenemeyecek bir imparatorluğun ayakta kalmasını hedeflemektedir. Toplumlar tabi oldukları tarihin değişme ve gelişme yasalarını göz ardı etmektedir. Tarihin yasaları imparatorluklar dönemini kapatmakta ve ulus devletleri tarih sahnesine çıkarmaktadır. Kurtuluş Savaşı’nı yürüten kadrolar başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere imparatorluğun ayakta tutulamayacağını görmüştür. Çabalarını modern bir ulus devleti ortaya çıkarma yönünde yoğunlaştırmışlar ve Kurtuluş Savaşı’na önderlik ederek bağımsız bir devletin kuruluşunu gerçekleştirmişlerdir. Bu Cumhuriyeti kurarken etkilendikleri tarihsel olayların başında 1789 Fransız Devrimi ve onun aydınlanma felsefesi gelmektedir. Bu etkilenim Türk toplumunun modernleşme çabalarında çok açık bir şekilde görülmüştür. Gerçekten bu devrim Osmanlı’dan devraldığı sorunları bütünüyle çözememiştir. Osmanlı’dan devralınan sorunların bütünüyle çözülmesi de günümüze kadar devam eden sorunların-sıkıntıların kaynağı olmuştur.Item AİLE İÇİ ŞİDDETLE MÜCADELE ÇALIŞMALARI VE KARŞILAŞILAN SORUNLAR(2011-01-26) ŞAHİN, Handan Kamile; İÇLİ, TülinTürkiye Cumhuriyeti 1982 Anayasası 5. maddesi "...kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini ..." koruma altına almak görevinin devletin temel amacı ve görevi olduğunu belirtir. Ayrıca 41. maddede "Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması... için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar" hükmü aile birliğinin önemine vurgu yapılmıştır. Türkiye'de aile kurumu ile ilgili yasal düzenleme ve koruma kanunlarının hayata geçirilişi 1985 yılında özellikle Avrupa Birliği'ne katılım girişimlerinin yoğunlaştığı dönemle başlamıştır. Aile birliğini koruma, kadın haklarını geliştirme, kadına yönelik şiddeti önleme, şiddet göstereni denetim altına alma ve toplumu bilinçlendirme konularında yasal düzenlemeler yapılmıştır. Yasalar ile oluşturulan kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşları aile birliğinin ve şiddet görenin korunmasına dönük çalışmalar yapmaktadır. Kadına yönelik şiddet sadece aile içerisinde değil toplumun her kesiminde karşılaşılan cinsiyet ayrımcılığı temeline dayalı toplumsal sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Çalışmamızda toplumsal sorun olarak tespit edilen aile içinde kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve kadın-erkek eşitliğinin sağlanması amacı ile 1983 yılından sonra TBMM'de grubu bulunan siyasal partilerin konuya bakışları tespit edilmeye çalışılmıştır. Aile içi şiddet, birçok kurum ve kuruluşun ortak çalışmaları ile önlenebilecek toplumsal sorundur. Bu sorun eğitim ve ekonomik seviye ile de bağlantılıdır. Çalışmamızda aile içi şiddetle mücadelede görev alan kurumların görevleri, kurumlar arası işbirliği, aile içi şiddetle mücadelede karşılaşılan sorunlar tespit edilmeye çalışılmış ve öneriler sıralanmıştır.Item KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELER İÇİN YENİ BİR PAZARLAMA ANLAYIŞI: GERİLLA PAZARLAMA(2011-01-27) UYSAL, Tuna; ARPACI, TamerGerilla pazarlama, kullandığı sıra dışı yöntemlerle müşterilerinin yaşam alanına girerek düşük pazarlama yatırımlarıyla hedef kitlenin dikkatini çekmeyi başaran bir stratejiler bütününü ifade eder. Gerilla pazarlama uygulamaları, müşteriyi etkileyebilmek amaçlı, rakibin kolaylıkla taklit edemeyeceği işletmenin yaratıcı, şaşırtıcı bütünleşik pazarlama iletişimi stratejileri üzerine kurulmaktadır. Gerilla pazarlama stratejileriyle işletme, müşteri zihninde yakalamak istediği pazar konumu itibariyle, beklenmedik metotlarla hedef kitlenin tutumlarını değiştirmeye çalışmaktadır. Gerilla pazarlaması, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler için günümüzün artan rekabet ortamında güçlerini artırabilmek için kullanabilecekleri önemli bir pazarlama tekniğidir. Gerilla pazarlamasında hedef, piyasaya yakın, dinamik, tüketici ihtiyaçlarına duyarlı, güçlendirilmiş bir pazarlama yönetimi oluşturmaktır. Bu tez çalışmasında gerilla pazarlama kavramı tartışılmaya çalışılacak, küçük ve orta ölçekli işletmelerde gerilla pazarlama uygulamalarının etkinliği anket yöntemiyle tespit edilmeye çalışılacaktır.Item THE USE OF HISTORY AND FANTASY IN JEANETTE WINTERSON’S THE PASSION AND SEXING THE CHERRY(2011-04-26) USMAN, Gökçen; BATUM MENTEŞE, OyaThe purpose of this thesis is to analyze Jeanette Winterson’s The Passion and Sexing the Cherry in terms of the uses of history and fantasy which will lead to a discussion of historiographic metafiction and magic realism within the framework of postmodern literature. This study demonstrates that the writer uses these postmodern ways of writing as means of subverting traditional patriarchal value structures. In the introduction chapter, information concerning socio-cultural and historical background of postmodernism, postmodern literature which includes postmodern literary techniques of historiographic metafiction and magic realism, the concepts of sex, gender, and gender roles and the literary biography and works of Jeanette Winterson has been given in great detail. Throughout the analysis in the body chapter, the aim was to prove with evidences from the texts that through the characters in both novels, Winterson blurs the line between femininity and masculinity; thus, subverts traditional gender roles which are assigned by patriarchy. Furthermore, through the settings and characters which are both historical and fantastic and by using unusual elements, Winterson transgresses the boundaries of fact and fantasy and rejects traditions, laws, institutions, norms, beliefs, and traditional rules which are established by the patriarchal society. As a result, by providing alternative realities and histories, she gives voice to women who are the silenced group in the society; thus stands against patriarchal domination and oppression over women.Item THE CONCEPT OF THE UNCANNY IN BRITISH GOTHIC LITERATURE: HORACE WALPOLE’S THE CASTLE OF OTRANTO, CHARLES ROBERT MATURIN’S MELMOTH THE WANDERER(2011-05-26) PAÇCI, H. Tüzün; CANLI, GülsenThe main goal of this thesis is to examine how the Gothic novel has been developed and transformed in the 18th and 19th centuries and how the concept of the uncanny is used through a textual analysis of Horace Walpole’s The Castle of Otranto(1764), as the origin of the genre, and Charles Robert Maturin’s Melmoth the Wanderer (1820), as a psychological Gothic; in the light of Sigmund Freud’s essay The Uncanny (1919) as well as showing the function of the Gothic novel as a means of psychsocial therapy. Concerning its own devices, such as its psychological, and complex aspects that surrounds the readers, Gothic novel is regarded as a paradoxical genre which is primarily established in the desire to entertain as well as to terrify its readers. In this respect, it can be perceived as oxymoronic; conjoining two extreme sensations ‘fear’ and ‘desire of being quivered with utmost delight’. At that point, the crucial thing for Gothic novelists is to set the reader’s imagination free, and to divert it towards the exotic, mysterious, and unknowable worlds. In The Castle of Otranto, by creating a phantasy world, Walpole both entertains his reader and at the same time makes him observe the problems of the society. In Melmoth the Wanderer, Maturin reflects human psychology by examining man’s nature and also criticizes the principles and institutions of society. Thus, throughout these works, Walpole and Maturin make the reader satisfy his desire for curiosity for delightful dread and at the same time enable him view his society as a means of psychosocial therapy. On the other hand, it is also conspicious that both works appeal to the mind of the reader in terms of feelings of fear, terror, horror, the uncanny and the sublime.Item AİLE İŞLETMELERİNDE KUŞAK ÇATIŞMALARINDAN KAYNAKLANAN YÖNETİM SORUNLARI BURSA İLİ ÖRNEĞİ(2011-07-26) ÖZEKİN ELALMIŞ, Süreyya; HACIHASANOĞLU, BilgeBu araştırmanın kapsamı, aile işletmeleri, aile işletmelerinin genel özellikleri, avantaj ve dezavantajları, bu işletmelerdeki farklı kuşakların genel özellikleri, aile işletmelerinde kuşak çatışmaları ve bu kuşak çatışmalarından meydana gelen yönetim sorunlarıdır. Bu çalışmanın amacı, ülkemizde çok geniş bir uygulama alanı bulan aile işletmelerinde, zamanla yeni kuşakların işletmeye katılması sonucu meydana gelebilecek kuşak çatışmalarını ortaya koymak, oluşan yönetim sorunlarını tespit etmek ve açıklamaktır. Yönetim sorunlarını analiz edebilmek için yönetim fonksiyonlarından yararlanılmıştır. Çalışma alanı olarak bünyesinde en az 5 personel çalıştıran Bursa ili ve merkez ilçelerindeki OSB ve KSS’nde bulunan ve KOBİ kapsamında değerlendirilebilecek aile işletmeleri seçilmiştir. Araştırmanın amacına uygun olarak bölgede bulunan ve rastgele örnekleme ile seçilen hukuksal statüleri farklı 50 firma ile görüşülmüş, gönderilen anketleri doldurarak iade eden 35 firma üzerinden araştırma gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen veriler analiz edilerek yorumlama yapılmıştır. Katılımcı 35 aile işletmesinin sektörel dağılımında 12 otomotiv yan sanayi, 14 makine üretim ve 9 makine yan sanayi temsilcisi bulunmaktadır. Katılımcıların eğitim düzeylerine bakıldığında otomotiv yan sanayindeki kuruluşların, makine üretim ve makine yan sanayindeki kuruluşlara oranla daha ağırlıklı olarak eğitim seviyesi yüksek yöneticileri bünyelerinde görevlendirdikleri ya da bu işletmelerin yönetim kurulu üyelerinin eğitim seviyelerinin yüksek olduğu görülmüştür. Bunun sonucunda, sonraki kuşakların yönetime katılmasıyla beraber, eğitim seviyesinin düşük olduğu sektörlerde, yönetimi devretme ve planlama ile örgütleme fonksiyonlarında olumsuzluklar yaşandığı buna karşın her üç sektörde de yürütme, koordinasyon ve denetleme fonksiyonlarında mevcut olumsuzluklara rağmen kurumsallaşma eğilimlerinin daha yüksek olduğu gözlenmiştir. Sorunların çözümü için eğitimli personel istihdamı ve mesleki yeterlilik anahtar veri olarak ortaya konmaktadır.Item AİLE HEKİMLİĞİ UYGULAMASINA GEÇİLEN İLLERDE ÇEVRE SAĞLIĞI HİZMETLERİNİN BUNDAN ETKİLENME DURUMU(2011-07-26) EYLER, Nurullah; TENGİLİMOĞLU, DilaverDünyada sağlık harcamaları tıp bilimi ve teknolojinin gelişmesi ile birlikte her geçen gün artmaktadır. Daha çok tedavi edici hekimlik hizmetlerinin yüksek maliyetinden kaynaklanan ekonomik yük ülkelerin bütçe kısıtlarını zaman geçtikçe daha çok zorlamaktadır. Gelişmiş ülkelerin bütçelerinden sağlık hizmetlerine ayırdıkları paylar, geri kalmış ülkelerin bütçelerinin birkaç katına kadar çıkabilmektedir. Artık koruyucu sağlık hizmetlerinin öne çıkması, hastaların tedavisinin değil insanların sağlığının korunması bir esas olarak kabul edilmek zorundadır. Sağlık hizmetleri sistemi planlanırken özellikle idari yapılanma da çevreye yönelik koruyucu sağlık hizmetlerinin sistem içerisinde daha etkin hale getirilmesi, hizmetlerinin aksaklık olmayacak şekilde yerine getirilmesine yönelik; fiziki mekan, araç, ekipman, personelin görev tanımı dışında istihdam edilmemesi hususlarının göz önüne alınması gerekmektedir. Koruyucu sağlık hizmetleri ilk yatırım maliyetlerinin çok düşük olması, uygulanması esnasında ekstra maliyet gerektirmemesi, çevre kirliliğinin önlenmesine yaptığı katkılar dolayısıyla yaşam alanlarının kalitesinin artırılmasının sağlanması yönleriyle artık daha fazla gündemde olması gereken, sağlık hizmetleri planlamaları yapılırken daha fazla öne çıkarılması gereken bir konudur. Bu araştırmada sağlık hizmetlerinin teşkilat yapılanmasını tamamen değiştiren aile hekimliği uygulamasının çevre sağlığı hizmetlerine etkisi hizmet vericilere uygulanan anket çalışmasıyla ortaya konulmaya çalışılmıştır. Çalışmada aile hekimliği uygulamasına geçilmeden önceki ve sonraki duruma ait fiziki yapı, çalışma koşulları, personelle ilgili bilgiler, topluma sunulan çevre sağlığı hizmetleri, idari yapılanma kriterleri baz alınarak değerlendirme yapılmıştır.Item SOĞUK SAVAŞ SONRASI DEĞİŞEN KONJONKTÜRDE RUSYA FEDERASYONU – AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ VE TÜRKİYE’YE YANSIMALARI(2011-07-26) BOĞAZ, Serhan; TURHAN HURMİ, BaharRusya, Soğuk Savaşın ardından Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla bir süre kaos içine girmiştir. Ancak daha sonra zengin enerji kaynaklarının da verdiği güçle ekonomisini yeniden toparlayarak dünyada söz sahibi olmuş ve Çin gibi ülkelerle ittiklar kurmuştur. Rusya böylece dünyada Amerika Birleşik Devletleri‟ne karşı çok kutupluluğu savunmaya çalışmaktadır. Avrupa Birliğinin ise devamlı gelişen bir oluşum olarak Rusya Federasyonu ile yakın ilişkileri vardır. Özellikle AB‟nin enerji bağımlılığı nedeniyle bu ilişkilerde zaman zaman sorunlar yaşanmaktadır. Bu ilişkiler, hem Rusya ile aynı coğrafyada bulunan hem de yıllardır AB üyesi olmak için bekleyen Türkiye‟yi yakından ilgilendirmektedir.